Ekmen, “Güncel gelişmeler deyince 1 Ekim’de Sayın Bahçeli’nin DEM sıralarına yönelerek tokalaşma ile başlattığı ve bugünlerde İmralı’dan bir çağrının beklendiği, ismi konulmamış bir silahsızlandırma girişiminden bahsedebiliriz. Bu süreç; Özal, Demirel, Erbakan, 28 Şubat Darbe Dönemi, Öcalan’ın yakalanması, AK Parti’nin yaptığı 4 girişimle birlikte 12 ya da 13 girişimden hiçbirine benzemediği gibi dünyada bilinen örneklerine de neredeyse hiç benzemeyen bir girişimin içinde olmamız meseleyi kavrama ve anlayışımızı zorlaştırmaktadır. Bu süreçte kurgulanmış bir mekanizma yok, İmralı Heyeti’nin ziyaretleri ve mektup trafiğine aracılık yapması var” ifadelerini kullandı.
Sürece dair Meclis’teki desteği değerlendiren Ekmen, CHP ve AK Parti’nin süreci desteklediğini, ancak henüz somut bir adım atılmadığını belirtti. İYİ Parti’nin ise bu konuda daha temkinli davrandığını ifade etti. Ekmen, liderlerin mutabakatının yeterli olmadığını, toplumsal rızanın oluşturulmasının gerektiğini vurguladı.
“CHP, AK Parti’nin yargı eliyle yürüttüğü saldırganlığa rağmen, prensipte desteğini sürdürüyor. Meclis’te İYİ Parti hariç hiç kimse sürece neredeyse itiraz etmiyor, hatta destekliyor.” diye Ekmen, “Bahçeli ve Erdoğan’ın ısrarla siyasete ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne referans vermesine rağmen henüz bu anlamda bir gelişme yaşanmış değil. Muhtemelen bunun için de bir ajandaları vardır.” ifadelerini kullandı.
Ekmen, olası bir anlaşma paketinin toplumsal ve Meclis onayına ihtiyaç duyacağını belirtti. Bu süreçte, toplumsal rızanın sağlanmasının önemini yineleyerek, siyasetin bu konuda büyük bir rol oynayacağını söylerken ayrıca Kürt meselesinin çözümünün toplumsal bir zemin üzerinden ilerlemesi gerektiğini ve çözümde toplumsal onayın elde edilmeden adım atılamayacağının da altını çizdi.
Çözüme dair atılması gereken adımları sayan Ekmen, “Dolayısıyla çözüme dair bir anlaşma paketi yok ama şu üç konuda hızlıca adımlar bekleyebiliriz: Birincisi, hasta hükümlü ve tutuklular. İkincisi, kayyım atanan yerlerin hızlıca görevine iadesi. Üçüncüsü de yargı yoluyla sürdürülen birtakım baskıların hafifletilmesi.” dedi.
















