27 yaşındaki Sema T., gittiği Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği’nde ultrason çektirdi. Tek başına yaşayan Sema T.’nin işlemlerinin ardından tüm hastane ve MHRS kayıtlarında kendi numarası olmasına rağmen bilgi mesajı kendisine değil babasının telefon numarasına iletildi. Kendisine bilgi dahi verilmediğini kaydeden Sema T., yaşadıklarını şöyle anlattı: “Kadın hastalıkları kapsamında yaptırdığım tahliller babama yollandı. Bu bir suç. Bu yurtdışında yaşansa tepkiyle karşılanırdı. Hatta hastaneye dava bile açılırdı. Eğer ailemden baskı gören bir kadın olsaydım doktora dahi gidemezdim.”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği’ne giderek ultrason çektiren evli B.’nin de ultrason sonuçlarıyla ilgili mesaj babasına gönderildi. Yaşadıklarını sosyal medya hesabından aktaran B. “Sigortamı kendim ödüyorum, acil durum numaramda ise eşim kayıtlı. İnanır mısınız bunların hiçbiri benim hakkımdaki bilginin benim dışındaki birine verilmesi için geçerli değil” dedi.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Av. Müjde Tozbey, kadınların yaşadığı durumun KVKK kapsamında suç ve yaşananın bir hak ihlali olduğunu söyledi. Tozbey şu ifadeleri kullandı:
“Hasta kayıt bilgilerinin veya sağlık bilgilerinin, hasta dışında kimselere verilmesi Türk Ceza Kanunu’nun 136. Maddesi olan ‘kişisel verileri başkasına verme veya yayma’ suçunu oluşturmaktadır. ‘Kişisel veri’ kavramından, kişinin kendisine ait olan, kendisini başkalarından ayıran, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen nitelikleridir. Bu nedenle bir kadının hastanede muayene olduktan sonra sağlığıyla ilgili bilgilerde kişisel ve özel alanına girdiği için; bu bilgilerin kocası, babası, kardeşi, sevgilisi vb. kişilerle, kadının izni ve onayı olmadığı sürece paylaşılmaması gerekmektedir. Özellikle kamu ve özel hastanelerde çalışan sağlık personeli, doktorlar vb. kimseler tarafından bu suçun işlenmesi halinde suçun cezası artmaktadır.”
“Bu bilgilerin paylaşılması, kürtaj yasağı olmamasına rağmen kadınlar kürtaj yapılmaması ve hatta eşlerinin onayının olması gerektiğine dair dayatmaların hepsi Anayasamıza aykırıdır. Ancak ülkemizde ki gerici düzen ve AKP, kadınların yaşam tarzlarına, çalışma koşullarına, özgürlük alanlarına Anayasa’ya aykırı bir şekilde müdahale etme hakkı olduğuna inanmaktadır. Bu inançla da hastanelerde hukuka aykırı dayatmalarla kadınların karşısına çıkmaktadır. Bu dayatmalara karşı çıkmak zorundayız.”
Türk Tabipleri Birliği’nden yapılan açıklamada ise hasta hakkının ihlal edildiği kaydedilerek “MHRS sisteminde birinin numarası kayıtlıysa mesaj gidebilir. Sistemde hiç numarası yok ise bu hasta mahremiyetinin ihlaline girer. Daha önce de böyle örnekleri olmuştu. Kadın bir test yaptırdığında yakınına mesaj gönderildi. MHRS üzerinden böyle mesajlar kimi zaman atılabiliyor. Bu takip edilmeli” denildi.
Yorumlar kapalı.