Bölge bazında yaban hayatı popülasyonunda en sert düşüş, yüzde 95 ile Latin Amerika ve Karayipler’de görüldü. Bu oran Afrika’da yüzde 76, Asya Pasifik’te yüzde 60, Kuzey Amerika’da yüzde 39 ve Orta Asya’da yüzde 35 oldu.
Endekse dayalı yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu’nda, habitat bozulması ve kaybının yaban hayatı için en büyük tehdit olduğu, bunu aşırı sömürü, istilacı türler, hastalık, iklim değişikliği ve kirliliğin izlediği belirtildi.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), insan faaliyetlerinin “felaket” düzeyinde tür kaybına neden olmaya devam ettiğini vurguladı. WWF Britanya Başkanı Tanya Steele, raporu, “inanılmaz bir uyanış çağrısı” diye niteledi. Steele, yaban alanları kaybının “pek çok ekosistemi uçuruma sürüklediğini” ve Amazon yağmur ormanlarından Avustralya’daki büyük mercan resiflerine kadar birçok yaşam alanının “çok tehlikeli dönüm noktalarının eşiğinde” olduğunu söyledi.
İnsan faaliyetleri kaynaklı yaban hayatı kaybının pek çok anlık görüntüsü arasında, Amazon pembe nehir yunuslarının yüzde 60’ının kirlilik, madencilik ve iç karışıklıklar gibi diğer tehditler nedeniyle yok olması da var. Doğu Afrika’nın Virunga Dağları’ndaki bir dağ gorilleri alt popülasyonunun 2010-16 arasında yılda yaklaşık yüzde 3 artması ise koruma başarısının umut verici bir işareti oldu. Ancak WWF, “yaşam alanlarının yaygın şekilde yok edildiği bir ortamda, bu tek tük başarıların yeterli olmadığına” dikkat çekti.
BBC’nin görüşüne başvurduğu Reading Üniversitesi ekoloji profesörü Tom Oliver, bu bilgilerle böcek azalması gibi diğer veri kümeleri birleştirildiğinde “küresel biyoçeşitlilik çöküşünün sağlam ve endişe verici resminin bir araya geldiğini” söyledi.
Aynı zamanda raporun baş yazarı olan WWF baş bilimsel danışmanı Mike Barrett, insan eylemleriyle “özellikle yiyeceklerimizi üretme ve tüketme şeklimizle, doğal yaşam alanlarını giderek daha fazla kaybettiğimizi” vurguladı.
Yorumlar kapalı.