Özer, Esenyurt’un hem ülke içinden hem de ülke dışından yoğun göç aldığını belirterek, “1989’da belde olduğunda nüfusu 37 bin iken, 20 yıl sonra 2009 yılında nüfusu on kat artarak 373 bine ulaştı. 2019 yılında ise bu rakam, yıllık %10 nüfus artış hızıyla 987 bine yükseldi” dedi.
“Esenyurt, Türkiye’nin en büyük ve en hızlı nüfus artışı olan ilçesidir. 2009 ile 2019 arasında yıllık nüfus artışımız %10 civarında gerçekleşti ve resmi rakamlara göre nüfusumuz 1 milyona, gayriresmi rakamlara göre ise 1,5 milyona ulaştı” diyen Özer, ilçenin zengin ve yoksul kesimlerin, gençlerin ve emeklilerin en yoğun olduğu yerlerden biri olduğunu vurguladı.
Özer, “81 ilimizden göç aldık ve 101 ülkeden insan yaşıyor, 101 dil konuşuluyor Esenyurt’ta” diyerek ilçenin çok kültürlü yapısına dikkat çekti.
“Esenyurt’ta yaşanan sorunların başında çarpık kentleşme ve kentlileşememe gelmektedir. Ne yazık ki bu konuda hükümetler ve yerel yönetimler yeterince rol oynamamış, beton lobileri öncelik kazanmıştır” ifadelerini kullanan Özer, belediyenin idari ve mali olarak bu duruma göre reorganize edilmediğini belirtti.
Özer, göçle gelen insanların büyük umutlarla Esenyurt’a geldiğini ancak umduklarını bulamadığını söyleyerek, “Göç eden insanlar köylü olmaktan çıkmış, kentli de olamamış, arada kalmıştır. Bu durum kentin varoşlarını devasa köy haline getirmiştir. Bugün Esenyurt başta olmak üzere birçok kentin çeperinde yaşanan temel insani trajedi, bu arada kalma durumudur” dedi.
“Bugün Esenyurt’a baktığımızda üç farklı kent görüyoruz: Avrupa dalga boyunda bir Esenyurt, Bangladeş’i aratmayan bir Esenyurt ve ucuz konut rantlarına gelen, hayal kırıklığına uğramış emeklilerin Esenyurt’u. Bizim ve hükümetlerin asıl görevi, bu üç kenti bir kent haline getirmektir” şeklinde konuşan Özer, bu hedefe ulaşmak için toplumsal barışı temin etmenin öncelikli olduğunu vurguladı.
Yorumlar kapalı.