Türkiye’de kadına karşı şiddet kronikleşmiş bir hale geldi. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı imzasıyla yürürlükten kaldırıldı. Kararın bu konudaki zafiyeti derinleştireceği eleştirilerine iktidar kulak tıkadı. 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un yeterli olacağı belirtildi. Kadın dernekleri ve hukukçular ise asıl sıkıntının kanunların uygulamasında olduğunu vurguladı. Yıllar içinde konuya ilişkin tartışmalar bitmezken şiddet kurbanı kadın sayısı her geçen gün arttı. Şiddet sonucu yılın ilk 8 ayında en az 280, ağustosta ise 31 kadın katledildi.
Ağustosta her gün bir kadın cinayetinin yaşanması şiddetin geldiği vahim noktayı bir kez daha gösterirken, sivil toplum örgütleri kanunların uygulamasındaki yetersizliğe dikkat çekti. ANKARAGÜNDEM’a konuşan Kadın Dernekleri Federasyonu (TFDK) Başkanı Canan Güllü, “Şikayet ettiği halde önlem alınmamış, evine döndüğünde katledilmiş kadınlar var. Uzaklaştırma kararının sadece adı var. Uzaklaştırma kararı çıkarılan erkekler, kadının kapısına kadar geliyor” dedi ve güvenlik görevlilerinin de konu hakkında eğitilmesi gerektiğini belirtti: “Çağırdığınız polis işini prosedür olarak yaparsa şiddet önlenemez.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de caydırıcı cezaların etkili şekilde uygulanmamasının bedelini yine kadınlar ödedi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, 1 Ocak 2024 ile 31 Ağustos 2024 tarihleri arasında erkekler tarafından öldürülen kadınlara, “Kadın Cinayetleri 8 Aylık Raporu”nda yer verdi. Rapora göre 8 aylık süreçte 280 kadın, erkek öfkesinin kurbanı oldu. TFDK Başkanı Başkanı Güllü, “Bu iktidarın bir kadın politikası yok. Kadın cinayetleri önlenemiyor değil, önlenmiyor.” dedi.
Canan Güllü, son dönemde birçok kadının, koruma kararı olmasına rağmen öldürüldüğünü hatırlatarak, “Şikâyet ettiği halde önlem alınmamış, evine döndüğünde katledilmiş kadınlar var. Bu iktidarın bir kadın politikası yok. Bu iktidar kadın cinayetlerini önlemek istemiyor. Uzaklaştırma kararının sadece adı var. Hakkında uzaklaştırma kararı çıkarılan erkekler, kadının kapısına kadar geliyor hatta bazısında kapısından içeri girip şiddet uyguluyor.” şeklinde konuştu.
Rapora göre, yaşama hakkı insafsızca elinden alınan kadınlardan 105’i ailesindeki, 43’ü boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürüldü. 50 kadının ölümü kayıtlara ‘şüpheli ölüm’ olarak geçti. Kesin olan ise 153 kadının ateşli silahla, 60 kadının kesici aletle öldürüldüğü. Katledilen kadınların 134’ü evli, 73’ü bekardı. 41 kadının medeni durumu bilinmiyor. 162 kadın, en korunaklı yer olması beklenen ‘kendi evinde’, 9 kadın çalıştığı yerde, 82 kadın kamusal alanda katledildi.
Verilerde de görüldüğü üzere kadınlar her an, her yerde tehdit altında olabilir. Bu bağlamda İçişleri Bakanlığı’nın hayata geçirdiği KADES projesinin etkin çalışması için gayret gösterdiklerini belirten Güllü, “Çağırdığınız polis memuru kadına karşı şiddet konusunda bilinçlendirilmezse, işini prosedür olarak yapmaya çalışırsa şiddeti önlenemez. KADES uygulaması iyidir, yaygınlaşmalıdır, her kadının telefonunda olmalıdır. Ancak kolluk, ‘Kocandır, sever de döver de…’ derse biz orada devreye giriyoruz. Bu konuyla ilgili İçişleri Bakanlığını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını çok kez aramışlığım var. ‘Sığınma evinde ne yapacak, evinde otursun’ diyebilen polisler var.” diye konuştu.
Yorumlar kapalı.