Dervişoğlu, “Ortada gasp edilen bir hak var. Yanlış uygulamalar sonucu ortaya çıkan olumsuz durumlar var. Sürecin doğru yönetilmediği konusunda ortak bir kanaat mevcut” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın yanlış uygulamalarla süreci daha da karmaşık hale getirdiğini belirten Dervişoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarına yerel mahkemelerin uymak zorunda olduğunu hatırlattı. Ancak, Meclis’e gelen ve okutulan kararın, ilk derece mahkemesinin değil, Yargıtay’ın kararı olduğunu söyleyen Dervişoğlu, bu durumun usulsüzlük anlamına geldiğini söyledi.
Meclis Başkanı’nın, bu tür tartışmalı adımları yurt dışındayken attığını vurgulayan Dervişoğlu, Meclis’in zor bir durumda olduğunu belirtti. Cuma günü olağanüstü toplanacak Meclis’in bu şartlarda bir karar almasının veya bir oylama yapmasının mümkün olmadığını savunan Dervişoğlu, “Temennim odur ki adalet müessesesi, Türkiye’yi karşı karşıya bıraktığı bu sorunu çözmek yolunda doğru bir adım atabilir” dedi.
Dervişoğlu, demokrasilerin çözüm tükenmezliğine dikkat çekerek, yargı organları arasındaki güç tartışmasının TBMM’nin iradesine zarar verdiğini söyledi. Can Atalay’ın TBMM kürsüsünden yemin etmesi ve yerine oturması gerektiğini belirten Dervişoğlu, hukukun işlerliğine vurgu yaptı. “Şimdi siz, milletvekili olmayan birisinin milletvekilliğini sonlandırıyorsunuz. Hukuku işletmekten kaçınırsanız, siyaseti de zor durumda bırakırsınız ve demokrasiyi tartışılır hale getirirsiniz” şeklinde konuştu..
Yorumlar kapalı.