Kavuncu, Türkiye’de kadın cinayetlerinin durdurulamayan bir noktaya geldiğini belirterek, “Türkiye’de şiddetin her türlüsü, maalesef politik hale gelmiş durumdadır. ‘Politik hale gelmiş’ demekle neyi kastediyoruz? Bakın bu ülkede en yetkili ağızlardan, ‘Kadın-erkek eşitliği fıtrata ters’ denmiştir, ‘Kız mıdır kadın mıdır, bilmem’ gibi saçma ve alakasız ifadeler kullanılmıştır. ‘Kadın herkes içinde kahkaha atmayacak, iffetli davranacak’ denmiştir. En son hep birlikte gördük. Sağlık Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu bir video vardı. Normal doğumu teşvik etmek amacıyla birçok kadını da inciten bir video yayınlanmıştı. Kadın cinayetleri zaten durdurulamıyor. Bununla beraber kadının iş hayatında yer almasını da istemiyorlar. İş hayatına atılacak kadınlarla ilgili, gene en yetkili ağızlardan hiç duymak istemediğimiz sözler duyuyoruz. Onun için bütün bu yaşanan hadiselerin politik olduğunu söylüyoruz. Kadınlara yönelik bilinçli bir politika izleniyor. İşte bu yüzden, ‘Kadın cinayetleri politiktir’ diyoruz. Toplumsal buhran da politiktir; çünkü ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ yaklaşımının getirdiği, çok ciddi bir ekonomik buhran yaşıyor. Çeteleşme sorunu da politiktir. İllegal bahis ve kumar sorumluluğunun yarattığı kriz de politiktir. Bunların tamamı siyasetin, politikacıların almış olduğu yanlış ekonomi kararlarının sonucudur” dedi.
Kavuncu, bugün yaşanan sorunların 22 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin sorumluluğunda bulunduğunu ve infaz sisteminde yanlışlıkların olduğunu söyledi. Kavuncu, Suriyelilere mülk edinme karşılığı verilen vatandaşlıkların iptali için Danıştay’a başvurduklarını hatırlatarak, “Bu ülkenin İçişleri Bakanı, ‘729 bin Suriyelinin ellerindeki kayıtlı adreste olmadığını’ söylüyor. Üzerinde oturduğumuz tehlikenin büyüklüğünü anlamak açısından bu rakamın çarpıcılığının altını çiziyorum. Bu resmi veriler çerçevesinde, Sayın Yerlikaya’nın haberinin olmadığı Suriyeliler de zaten bu hesapta hiç yok. Biz de şunu öneriyoruz; gelin bu meseleyi çözeceksek bir yerden başlayalım. En başta ülkemizde kaç tane sığınmacı olduğunu ki rakamlar havalarda uçuşuyor; söylenen, belirtilen rakamlar birbiriyle tutmuyor. Sayın İçişleri Bakanı ve iktidar temsilcileri de belli ki bu sayıyı bilmiyorlar. Onlar da öğrensinler. Bunun için de ‘Kapalı nüfus sayımı uygulamasını gerçekleştirelim ve gerçekler de böylelikle ortaya çıksın’ diyoruz. Bu kadar kaçak ve suçlunun dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezdiği bir memlekette kapalı, sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı makbul bir başlangıçtır. Her gün güvende olmak için bir gün evde kalmaya razı olmalıyız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde sorunlar bulunduğunu vurgulayan Kavuncu, AK Parti’ye oy veren seçmene saygı duyduklarını kaydetti. Kavuncu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in verdiği bir röportajda, erken seçim için kabul edecekleri son tarihin Kasım 2025 olacağını söylemesine ilişkin, “Bir başkan, görevinin 2 dönemle sınırlı olduğunu bilirse, 3. dönemle ilgili de bir iddia ortaya koymayacağı için popülist politikalar peşinde koşmaz. Ne kadar zor olsa da ülkenin geleceği adına, sağlıklı kararlar alma peşinde koşar. Erken seçimin ise mantığı şudur; ülke artık yönetilemeyecek hale gelmiştir, ülke artık buhran içerisindedir, artık ilerleyemeyeceksinizdir. O zaman iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerinin oylarıyla erken seçim kararı alınır. Ama siz gelir de bu önemli kararı ki ucube sistemde belki de ‘Elle tutulur, doğru’ diyebileceğimiz ender kararlardan biridir; 2 dönem kuralı. 2 dönem kuralını alıp, getirip, bir erken seçim pazarlığına, ‘Kasım 2025’te olursa biz evet’ deriz gibi bu yasayı, bu kanunların ruhunu iğfal edecek hale getirirseniz, bunun sorumluluğunu siz de taşırsınız. Erken seçim için tarih, bugündür. Bu şartlar hasıl olduysa, bunun kararı bugün alınır. Erken seçim için pazarlıkla 1 yıl sonrasına bir tarih vermek ciddiyetsizliktir. Bu kanunların, bu yasaların ruhunu anlamamış olmaktır” dedi.
Yorumlar kapalı.