Vali Aydın, otel yangını gerçekleştiğinde görevdeki 3’ncü ayını doldurduğunu söyledi. Vali Aydın, 2002 yılında yanan otelin en üst katında kral dairesinin tamamlandığını ve bakanlığın 3 yıldızlı otel işletmesi verdiğini, kat ilavesinin yapılmadığını söyledi. 2007 yılında şirket işletmeci değişikliği nedeniyle İl Özel İdaresine iş yeri açma ve çalışma belgesi için başvuruda bulunulduğunu aktaran Vali Aydın, “Ruhsat ve ilgili belgeler tamamlanıyor ve veriliyor. 2008 yılında ise işletmeci şöyle bir başvuruda bulunuyor; ‘Benim turizm işletme belgemde İmampınarı mevkisi geçiyor. İş yeri ve çalışma ruhsatında ise bu yazmıyor. Bu uyumsuzluğu giderin’ diyor. Yönetmeliğe göre yeniden işletme başlatmaksızın, iş yeri çalışma ruhsatı alınıyor, İmampınarı mevkisi eklenerek ilgiliye teslim ediyor” dedi.
Vali Aydın, otelin kafe-restoran işletmesi için başvuruda bulunduğunu, itfaiyenin başvuru üzerine binanın tamamını denetlediğini ve 8 ana eksikliği tespit ettiğini; ancak işletmenin sonradan dilekçeyi geri çektiğini hatırlattı. Komisyonda kafenin bulunduğu yerin otelden ayrı olduğu yönünde yaşanan kafa karışıklığının ardından Vali Aydın, yapının otel ile bir bütün olduğunu, bu yüzden kaçak yapı statüsüne girmediğini söyledi. Aydın, “Burası kaçak yapı statüsüne girmez. İlgililer 8 tane eksiklik tespit edip, onları teslim ettikten sonra otel işlemden vazgeçme dilekçesi veriyor. Dilekçe işlemden kaldırılıyor; ancak aynı tarihlerde 70 metrekare yer için itfaiye uygunluk raporu alınıyor. Akabinde de Bolu İl Özel İdaresine iş yeri açma ve çalışma ruhsatı talebinde bulunuyorlar. Bizim arkadaşlar da dosyayı incelemeye alıyorlar. Zaten o inceleme aşamasında yangın meydana geldi. Bundan ötürü İl Özel İdaresinin burası için düzenlediği bir ruhsat çalışması yok” dedi.
İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, 30 Nisan’da komisyona gelen ve yangında iki çocuğunu kaybeden Duygu Can’ın “Biri yanıma yaklaştı. ‘Vali Bey üzülüyor. Burada ağlama’ dedi bana” açıklamasını hatırlattı.
Bunun üzerine Vali Aydın da Duygu Can ile telefonda konuştuklarını belirterek, şunları söyledi:
“Ben hemen kendisini aradım. Duygu hocamla konuştuk. Biz o gün iki tane kriz merkezi kurduk. Duygu hoca kapıdan girdi. Çok üzüntülüydü. Ben yangın haberini duyunca ince bir kazakla evden çıktım bir an önce olay yerine gideyim diye. Vefat listeleri benim elimdeydi; yakınları ile ilgili bilgi almak isteyenler kriz merkezlerinden ulaşsınlar, oradaki listelerden yaralılar ve ölüler hakkında bilgi alsınlar diye. Duygu hoca muhtemelen o listede bulamamıştı. Bana geldi, telefonumdan vefat listelerine baktım. Birinci listede yoktu, ikinci listede çocuklarının adını gördüm. Anne şok halindeydi ona söylemek istemedim. Erkek akrabalarını çağırıp onlara ‘Başınız sağolsun, evlatlarınız şu hastanede, ben hastane başhekimini arıyorum. Lütfen oraya gidin, gerekli işlemler için yardımcı olalım’ dedim.
Duygu hocayla telefonda görüştüğümüzde ’25 yıllık kamu görevlisi olarak benim ya da yanımda çalışanlardan böyle bir şey olmadı. Başkalarını kıracak tarzda böyle bir ifade kullandıklarını düşünmüyorum. İki evladını kaybeden birine bunu söyleyeceklerini düşünmüyorum. Sizi bir baba olarak aradım, vali olarak aramadım. Acınızı paylaşıyorum’ dedim, helalleştik telefonda. Güzel de bir irtibatımız oldu. Ben o gün birçok yaralıya yakını vefat eden insana bilgi vermek durumunda kaldım. Benim içim de yandı. 3 aylık valiyim böyle bir hadiseyle karşılaştım. Benim için meslek yaşamımda hakikaten zor zamanlarımdan bir tanesiydi.”
Vali Aydın ayrıca, yangında hayatını kaybedenlerin cansız bedenlerinin tavuk firmasına ait tırın dorsesine konulmasıyla ilgili, Bolu Belediyesi’nden bir yetkili tarafından ilgili firmanın arandığını ve aracın bu şekilde yangın bölgesine geldiğini belirtti.
Yorumlar kapalı.