Türkiye’ye 2016 yılında İslami kimliği nedeniyle yaşadığı baskılardan kaçarak gelen Özbek Ozoda Dzhabbarova, 7,5 aydır Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde tutuluyor. Göç İdaresi’nin yabancıları en fazla 6 ay merkezde tutma hakkı bulunmasına ve Dzhabbarova hakkında yürütülen adli soruşturmalarda takipsizlik kararı verilmesine rağmen, Özbek kadın hâlâ gözaltında.
En küçüğü iki yaşında 6 çocuğu olan Özbek kadın, üç ay boyunca hamileyken GGM’deki kötü şartlar nedeniyle düşük yaptı. 2 Eylül 2024 tarihinde hastaneye yatırılan Dzhabbarova, 21 Eylül 2024 tarihinde kaldığı hastanede bebeğini kaybetti.Dzhabbarova’nın da tutulduğu Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan göçmen kadınların isyanını daha önce ANKARAGÜNDEM gündeme getirmişti.
Göçmen kadınların isyanına sahne olan merkezde, yetersiz beslenme, kötü muamele, ısınma sorunlarının yanı sıra “buzdolabı odası” olarak adlandırılan yasa dışı uygulamaların olduğu iddia ediliyor.
GGM’de kötü muamele, yetersiz beslenme, ısınma gibi sorunların ötesinde, “buzdolabı odası” olarak adlandırılan kanuna aykırı fiili uygulamaların olduğu öne sürülmüş ve iddialara göre, göçmenler, yemekhanede sunulan yemeklere ilaç katıldığını fark etmişti.
Yemekhane çalışanlarının ise “Köpek gibi gelip yiyeceksiniz, tantana yapmayın” dediğini aktaran kaynaklar, yemeklerine ilaç katılmasını istemeyen göçmenlerin yemek verilmeme cezasıyla tehdit edildiğini söylemişti.
ANKARAGÜNDEM’a konuşan Türkistanliler Dayanışma Derneği Temsilcisi Burhan Kavuncu, son bir ayda Özbek ve Uygur göçmenlere yönelik geri gönderme merkezlerinde (GGM) hak ihlallerinin belirgin bir şekilde arttığını anlattı.
Kavuncu, Göç İdaresi’nin suçla ilgisi olmayan durumlarda da idari takdir yetkisini kullanarak sınır dışı kararları alabildiğini ve bu uygulamaların, kişilerin suçlu olduğu algısına yol açtığını belirtti.
“Normalde Göç İdaresi’nin yabancı kişileri 6 ay süreyle merkezde tutma hakkı var. Ancak olağanüstü durumlarda bu süre 6 ay daha uzatılabiliyor ve burada da böyle bir uzatma kararı alınmış gibi görünüyor. Kendisi için sınır dışı kararı verilmiş durumda. Ayrıca eşi hakkında da sınır dışı kararı alınmış ama eşinin nerede olduğu bilinmiyor. Hanımefendiye yönelik adli soruşturmalar sonucunda takipsizlik kararı verilmiş, yani herhangi bir suç isnadı bulunmuyor. Ancak Göç İdaresi, suçla ilgisi olmayan durumlarda da idari takdir yetkisini kullanarak sınır dışı kararları alabiliyor. Bu durum halk arasında suçlu olduğu algısına yol açıyor. Maalesef idarenin genel uygulaması bu yönde.”
Kavuncu, Türkistan kökenli göçmenlerin bu uygulamalardan en fazla etkilenen gruplardan biri olduğunu belirtti. Suçsuz bulunmalarına rağmen geri gönderme merkezlerine konulduklarını ve burada cezaevinden bile kötü koşullara maruz kaldıklarını söyledi:
“100 kişilik yerlerde 300 kişi tutuluyor; insanlar beton zeminlerde yatıyor, kötü muamele görüyor ve sınır dışı işlemlerine rıza göstermeye zorlanıyorlar. Soğukta bırakılarak veya diğer baskılarla ‘kendi rızamla sınır dışı edilmeyi kabul ediyorum’ şeklinde bir belge imzalatılıyor. Bahsettiğiniz hanımefendi, geri gönderme merkezinde tutulduğu sırada bir düşük de yapmış. Bu tür yerlerin, insani koşullardan çok uzak olduğunu maalesef bir kez daha görüyoruz.”
Yorumlar kapalı.