Davacı tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, D-100 karayolu Kozyatağı mevkisinde aniden aracın önüne çıkan kediye çarpmamak için kaza atlattığı belirtildi.
Sahipsiz hayvanların caddeler ile otoyollarda ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan trafik kazalarına sebebiyet verdiği kaydedilen dilekçece, bu hayvanların sayılarının kontrolsüzce arttığı, bu çoğalmanın neden olduğu tehlikelerin insanların temel hak ve hürriyetlerini kısıtlar boyuta ulaştığı ifade edildi.
Kimsenin evinden okuluna ya da işine giderken sokaklarda başıboş dolaşan saldırgan hayvanların arasından korku ve endişeyle geçmek zorunda olmaması gerektiği belirtilen dilekçede, köpeklerin sürüler halinde sokaklarda gezmesinin çağdaş ve medeni ülkelerde olmayan bir durum olduğu kaydedildi.
Çocukların parka çıkamaz, insanların rahat yürüyüş ve spor yapamaz hale geldiği vurgulanan dilekçede, besleme bahanesiyle usulsüz yardım toplanmasına zemin hazırlandığı ve insanların bu sebeple dolandırıldığı ileri sürüldü.
Dilekçede, idarelerin Anayasa hükümlerine aykırı hareket ettiği, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gerekçe gösterilerek başıboş hayvanların sokakta tutulamayacağı, bu nedenle idarelerin yasaların ve Anayasa’nın kendisine yüklediği görevi yerine getirmesi gerektiği öne sürüldü.
Mahkeme, dava konusu işlemlerin, sahipsiz başıboş köpeklerin toplatılması talebinin reddine dair kısmı yönünden iptalini, davanın sahipsiz kedilerin toplatılması talebi yönünden reddini kararlaştırdı.
Oy birliğiyle alınan kararda, taraflar için 30 günlük süre içinde istinaf yolunun açık olduğu kaydedildi.
Mahkeme kararında, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ilgili maddelerinden alıntı yaparak, bu bakımdan “sokak hayvanı” diye bir türün olmadığını belirtti.
Yorumlar kapalı.