SÖZCÜ Televizyonu sunucusunun “belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutter’e gözaltına alınmış durumda gelişmeleri ve eee detayları öğrenmek adına şu anda CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal yayınımızda bizlerle olacak eee geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum Sayın Tanal efendim eee ülkemize geçmiş olsun demokrasimize geçmiş olsun hukuk devletine geçmiş olsun” sözleriyle yayını başlatması üzerine, Mahmut Tanal, yaşanan durumu tam da bu sözlerle karşıladı ve “ülkemize geçmiş olsun demokrasimize geçmiş olsun hukuk devletine geçmiş olsun” ifadelerini kullandı. Tanal, “bu çılgınlığın bu akıl tutulmasının eee nerede duracağını nerede biteceğini anlamaya çalışıyoruz” diyerek, bu tür saldırıların boyutuna dikkat çekti. Milletvekili Tanal, özellikle muhalif belediyelere yönelik bu “gözü dönmüşlüğün” durdurulması gerektiğini vurguladı.
Tanal, bu operasyonların merkezindeki isimlerden biri olan Aziz İhsan Aktaş’ın durumuna ilişkin çok çarpıcı bilgiler paylaştı. SÖZCÜ Televizyonu sunucusunun “ali İhsan Aktaş dediniz ali İnsan Aktaş kimdir kamuoyu yeteri kadar bunu biliyor ama fazla üzerine gidilmeyen bir konu var o da şudur ali İhsan Aktaş ali İnsan Aktaş ilk operasyonda eee Beşiktaş’ta eee gözaltına alındı eee cezaevindeyken eee kalktı eee Ankara Asliye Ticaret mahkemelerine kendi şirketleriyle ilgili eee tarihleri yanlış söylersem beni bağışlayın 19 Ocak’ta eee Kongortosa başvurusunda bulundu eee ancak o süre içerisinde Kongorto başvurusunu eee Asya Ticaret Mahkemesi reddetti cezaevindeyken ve cezaevinde olduğu süre içerisinde o dönem o itirafçılığa başladıktan sonra Ankara Sya Ticaret Mahkemesi o dönem kongketo talebini reddetmişti ve bu sefer kabul etti” şeklindeki hatırlatması üzerine, Mahmut Tanal bu durumu şöyle yorumladı: “bu neyi gösteriyor iktidarla Aziz Aktaş’ın bir yandan danışıklı dövüşlü birlikte eee hareket ettiğini yani arkadaş sen bizim istediğimiz şekilde ifadeleri ver senin şirketlerini borç ödemekten de kurtarırız sen kongatu da alırsın ticari hayatın da devam eder senin hiçbir sorunun olmaz biz senin yanındayız”. Tanal, bu durumun, ilk başta reddedilen konkordato talebinin itiraflardan sonra kabul edilmesinin, yargıyla birlikte hareket edildiğini ve “ahlaki olmayan anlaşmalar” yapıldığını gösterdiğini iddia etti. Hukukun “birilerine iftira atmak için yalan dolanla kalkıp bir siyasi partiyi mağdur etmek için” kullanılmasını asla kabul etmediğini belirtti.
Mahmut Tanal, bu operasyonların hukuki bir soruşturmadan ziyade tamamen siyasi bir soruşturma olduğunu kesin bir dille ifade etti. Tanal, “seçimin sonuçlarını ortada kaldırabilecek adeta seçime ne gerek vardır muhalif olan tüm belediyelerin bu şekilde bir iki itirafçıyla hepsini ortada kaldırırız başlatan operasyon budur” diyerek, asıl amacın millet iradesini hiçe saymak olduğunu vurguladı. Tanal, Cumhurbaşkanı’nın daha önce CHP’lilere yönelik “kim çıkarsa telef olur” şeklindeki tehdidinin bugün kendisini hissettirdiğini belirtti. Ülkenin ekonomik sorunları, vatandaşın açlığı, susuzluğu, elektrik yokluğu ve orman yangınları gibi gerçek sorunların konuşulmadığına, bunun yerine CHP’nin oyu yükseldikçe veya AKP’nin oyu düştükçe CHP’ye saldırıların arttığına dikkat çekti. Tanal, Adıyaman’daki soruşturmanın İstanbul savcısıyla ne ilgisi olduğunu sorgulayarak, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ihlal edildiğini, zira bir eylemin işlendiği yerdeki savcılığın yetkili olması gerektiğini hatırlattı. Bu durumun açıkça bir “kumpas” ve “gözdenek” olduğunu, hedefin de Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu dile getirdi. Tanal, “hukuk kumpaslara üzerine yürümez hukuk eee kumpaslar üzerinde yol eee almaz” diyerek, adil ve dürüst bir soruşturma ve yargılama talep etti. “Zehirli ağacın meyvesi zehirli olur” sözünü hatırlatarak, zehirli bir yolla alınan itiraflardan ve ahlak dışı anlaşmalardan delil olmayacağını savundu.
Milletvekili Tanal, gözaltına alınan kişilerin avukatlarıyla görüştürülmeden, “duruma göre eee ya şu ifadeyi imzala şunları suçla şunları anlat bize ya da bir daha çocuklarını göremezsin bir daha evine gidemezsin bir daha eee yakınlarına kavuşamazsın diyorlar malına el koyarız dedikleri insanlar var” şeklinde baskı ve tehditle itirafçı yapılmaya zorlandıklarını belirtti. Bu dosyaların içinde somut hiçbir delil olmadığını, sadece iftiracıların iddialarının söz konusu olduğunu vurguladı. Tanal, bu durumun adını koyarak, “bunun adı düşman hukukudur bunun adı milli iradeye saldırıdır bunun adı darbedir bunun adı cuntadır bizim itirazımız buna” ifadelerini kullandı.
Mahmut Tanal, iktidarın Machiavelli’nin “Amaca ulaşabilmek için her türlü yol mübahtır” sözünü benimsediğini ve CHP’yi itibarsızlaştırmak için her türlü yola başvurduğunu iddia etti. Tanal’a göre, “bunun adına ne hukuk denilir bunun adına ne adalet denilir ne kamu düzeni denilir”. Bu uygulamaların Türkiye’yi kaosa sürüklediğini, hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığını ve bunun sonucunda yerli ve yabancı yatırımcının ülkede yatırım yapmayacağını, enflasyonun düşmeyeceğini, istihdamın artmayacağını ve işsizliğin bitmeyeceğini belirtti.
SÖZCÜ Televizyonu sunucusunun “kişiye göre işleyen bir hukuk sistemi mi var diye şimdi bakıldığı zaman Aziz İhsan Aktaş suç örgütü lideri olarak alınmıştı ve daha önce AKP’li belediyelerle de yaptığı ihaleler biliniyor diğer yandan yine ortağının Mehmet Şimşekle yediği yemekteki o fotoğraflar çok konuşulmuştu e tüm bunların yanı sıra gazete bugün Sözcü Gazetesi’nin manşetini de hatırlatmak isterim 100 yolsuzluğa karşı sıfır soruşturma manşetiyle çıktı bugün eee Sözcü Gazetesi’de Mansur Yavaş da yargıdaki bu çifte standardı dosya dosya açıklamıştı” şeklindeki hatırlatmalarına karşılık, Mahmut Tanal, adaletteki çifte standarda sert tepki gösterdi. Geçmişte İstanbul, Ankara (Melih Gökçek), Balıkesir ve Düzce gibi AKP’li belediye başkanlarının yolsuzluk iddialarıyla görevden alındığını ancak haklarında hiçbir soruşturma açılmadığını hatırlattı. Tanal, “biz suçta ve cezada eşitlik ülkesi istiyoruz biz hukukun herkese adil uygulanmasını istiyoruz” diyerek, hukukun kişilere göre eğilip bükülmeden, tüm insanların onurlarına eşit muamele edilerek uygulanmasını talep etti. Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesindeki kayırmacılık yasağının uygulanmaması durumunda Türkiye’nin hukuk devleti olamayacağını belirtti.
Mahmut Tanal, son olarak, yandaş medyada çıkan manipülatif haberlere de değindi. İzmir’de eski belediye başkanı Tunç Soyer hakkında henüz tutuklama kararı yokken, yandaş gazetelerin bir saat öncesinden “Tunç Soyer hakkında tutuklama kararı çıktı” diye manşet atmasını “manipülasyon” ve “hukukun askıya alındığının” bir göstergesi olarak niteledi. Tanal, “seçimin askıya alındığı durumla karşı karşıyayız bunları bu ülke hak etmiyor” diyerek, bu tür uygulamaların demokrasiye ve kamu düzenine zarar verdiğini vurguladı.
Tüm bu yaşananlar, Türkiye siyasetinde bir dönüm noktasına işaret ediyor. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın açıklamaları, Adana ve Adıyaman’da başlayan ve hızla ülke geneline yayılan operasyonların, sadece yolsuzlukla mücadele adı altında yürütülen basit bir yargı süreci olmadığını, aksine demokratik zeminleri tahrip etmeyi, millet iradesini etkisizleştirmeyi ve muhalefeti tamamen sindirmeyi hedefleyen karanlık bir “darbe girişimi” niteliği taşıdığını gözler önüne seriyor. Bu süreçte, halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanması ve basın organlarının susturulmaya çalışılması da bu büyük planın bir parçası olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin geleceği için kritik bir dönemeçte olduğumuz bu günlerde, www.avazturk.com olarak bu gelişmelerin demokrasiye ağır bir darbe vurduğunu ve milletin bu “cuntacı” yaklaşıma karşı dimdik duracağını belirtmek, bir haberci olarak boynumuzun borcudur. Mahmut Tanal’ın son çağrısı ise net: “iktidar dahil olmak üzere adalet bakanı dahil olmak üzere cumhurbaşkanı dahil olmak üzere yargı dahil olmak üzere anayasaya yüzünüzü dönün huka yüzünüzü dönün makel’in dediği gibi bizi itibarsızlaştırmak için her türlü yol mübahtır sözlüğünden ilkenizden vazgeçin”.
Yorumlar kapalı.