Bölgedeki balıkçılar, müsilajın balıkçılık faaliyetlerini neredeyse imkânsız hale getirdiğini ifade ediyor. Balıkçı Mehmet Ali Tuncer, müsilajın teknelere ve ağlara zarar verdiğini belirterek şunları söyledi:
“Tekneyi yoruyor, vinçlerin çalışmasında sorun yaratıyor, ağlar ağırlaştığı için çekmek mümkün olmuyor. Denizin içindeki canlılara, hatta yosunlara bile zarar veriyor. Bu durum 2 yıl önce de yaşanmıştı, denizde yengeç bile kalmamıştı. İşimiz çok zor.”
Bölgede uzun yıllardır balıkçılık yapan Aydan Şengül ise durumu şu sözlerle özetledi:
“Marmara Denizi tamamen bitmiş durumda. Müsilaj nedeniyle ağlarımız yırtılıyor, onları tamir etmekle uğraşıyoruz. Balıklar Marmara’ya hiç girmiyor, hep Karadeniz’de kalıyor. Palamut, lüfer gibi balıkların bu bölgeye uğramaması bizim için büyük kayıp. Üç aydır balığa çıkamıyoruz.”
Balıkçı Cezmi Koç ise ağlarının gözeneklerinin müsilajla kapandığını, bu nedenle balık tutmanın imkânsız hale geldiğini söyledi ve ekledi:
“Halimizi görüyorsunuz, devletin bir çare bulması gerekiyor. Müsilajın bir an önce temizlenmesini istiyoruz.”
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, müsilaj sorununun tamamen sona ermediğine dikkat çekti. Müsilajın bazen denizin derinliklerine indiğini, bazen ise yüzeye çıktığını belirten Tecer, şu değerlendirmede bulundu:
“Marmara Denizi’nin sıcaklığını sadece küresel ısınmaya bağlamak doğru değil. Müsilajın en büyük nedenlerinden biri Marmara Denizi’ne yapılan atık deşarjlarıdır. Denize bırakılan azot ve fosfor gibi maddeler müsilajın oluşumunda kilit rol oynuyor. Bunların giderilmesi için ileri biyolojik arıtma tesislerinin kurulması şart.”
Yorumlar kapalı.