DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, teklifin 11. maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, 1993 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın isteğiyle Şam’a giderek PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüştüğünü söyledi. Sakık, Öcalan’ın o dönem Kürt meselesinin çözümü için istekli olduğunu, ancak Özal’ın ölümüyle sürecin kesintiye uğradığını ifade etti.
Sakık, Kürt siyasetçilerin büyük bedeller ödeyerek barış sürecini inşa etmeye çalıştığını belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Selahattin Demirtaş ve sürece katkı sunmak isteyen tüm siyasi aktörlere çağrıda bulundu. DEM Parti milletvekilleri arasında azınlık temsilcilerinin de yer aldığını vurgulayan Sakık, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta’ya hitaben şunları söyledi:
“Barış size çok yakın, bir adım atsanız barış burada. Size de görev düşüyor. Kalkıp bir el tutsanız barış gelecek. Bu iklimi burada hayata geçirin, yarın Türkiye’nin şekli değişir.”
Sakık’ın açıklamalarına yanıt veren MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise şu değerlendirmede bulundu:
“Bir özdeyiş var, ‘Küçük iyi bir hareket, büyük bir iyi niyetten iyidir’ diye. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, bu iyi niyetimizi küçük bir iyi hareketle değil, büyük bir adımla gerçekleştirdi. Çağrılar güzeldir ama önemli olan çağrıların bir sağırlar diyaloğuna dönüşmemesidir ve bu çağrıya da bir cevap verilmesi gerekir. Liderimizin eli bizim elimiz, çağrısı bizim çağrımızdır.”
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ise barış sürecinin ilerlemesi önündeki engellere değindi. Temelli, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle 1 Ekim’den bugüne gelen süreçte çok büyük tartışmalar oldu. Çağrının, uzatılan elin ne kadar kıymetli olduğunu biz defalarca dile getirdik. Herkesin atladığı bir sorun var. Gerçekten bir şey yapalım da iktidarın bir şey yapması lazım. Biz hala İmralı’nın kapılarının açılmasını bekliyoruz, verdiğimiz dilekçeye hala cevap bekliyoruz. Bizi bekleme odasına alan iktidar. Bir şey yapılacaksa oraya doğru konuşmamız gerekiyor. Bekleme odası aslında hepimiz açısından ıstıraplı bir hal alıyor. Türkiye siyasetini bekleme odasında tutanlar aslında bugünkü krizi besleyenlerdir.”
Yorumlar kapalı.