Kitapta, Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikür gibi filozofların yönetim kuruluna davet edilmesi durumunda neler söyleyebilecekleri ve hangi önerilerde bulunabilecekleri tartışılıyor. Sokrates, yönetim kurulunda adalet ve şeffaf iletişimi teşvik ederken, Platon felsefi ilkelerle liderlik ve yönetim modelini sorgulardı. Aristoteles ise erdem ve mutluluğun önemini vurgulardı.
Murat Ülker, büyük düşünürleri masaya oturtarak, yönetim kurullarında sanat ve estetiğin, çevreye saygının, samimiyetin ve sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekiyor. Filozofların önerileriyle daha bilinçli ve etik kararlar alınabileceğini belirtiyor.
Ülker, kitabın rehberliğinde, iş dünyasında sanat ve estetiğe yer vermek, gençlerle zaman geçirmek, hedeflerin yanında eksiklikleri de değerlendirmek ve tüm paydaşlarla samimi ilişkiler kurmanın önemini vurguluyor. Filozofların önerileriyle, kurumların daha duyarlı ve etik bir yönetim anlayışına sahip olabileceğini ifade ediyor.
Mine Kobal Ok’un “Yönetim Kurulunda Felsefe” kitabı (*) bir süredir ilgimi çeken bir kitap, daha önce de birkaç post attım içeriği ile ilgili. Kitap iş dünyasında daha derin ve anlamlı bir yönetim anlayışı geliştirmek için felsefi düşünceleri kullanma amacı taşıyor. Kitapta yazar okuyucuyla sohbet tarzında, hatta emojiler kullanarak filozofların hayatlarını, teorilerini ve bu teorilerin iş dünyasına nasıl uyarlanabileceğini samimiyetle anlatıyor. Yazar çeşitli bölümlerde çalışanlar ve işverenler için kendilerini hesaba çekebilecekleri sorulara yer vermiş. Ayrıca konuya uygun okuma ve film önerileri sunuyor. Kitapta okuyuculara hem kişisel hem de profesyonel yaşamlarında daha bilinçli ve etik kararlar alabilmeleri için popüler felsefenin rehberliğini sunuyor. Okurken oldukça eğlendim, öğrendiklerimi de sonunda özetledim, bakalım sizler ne düşüneceksiniz.
(*) Ok, M.K (2023). Yönetim Kurulunda Felsefe, Ceres yayınları, ss.344.
Yeni yönetim kurulu üyeniz…
Sokrates, Platon-Eflatun, Aristoteles, Epikür, Marcus Aurelius, Rene Descartes, Benedictus Spinoza, John Locke, David Hume, Immanuel Kant, Georg Friedrich Hegel, Arthur Schopenhauer, Søren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche, Sigmund Freud, John Dewey, Bertrand Russell, Carl Gustav Jung, Jean Piaget, Martin Heidegger, Ludwig Wittgenstein, Jacques Lacan, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Albert Camus, Emanuel Levinas, Hannah Arendt, Maurice Merleau-Ponty, Michel Foucault, Karl Popper, Thomas Kuhn, Theodor W. Adorno, Jürgen Habermas, Claude Levi-Strauss, Jacques Derrida, Jean-François Lyotard, Slavoj Zizek gibi kıymetli kişilerden biri olsaydı?!?
Hep şöyle bir arzu dile getirilir; ülkeye bir tane daha Atatürk gelse, şimdi 10 tane daha Vehbi Koç olacaktı. Bu mümkün olmamasına rağmen dillendirilir ve aslında bir umutsuzluk aşılanır topluma hiç istenmeden. Halbuki hiç de öyle değil, mesela hatırlayın, ne demişti Mustafa Kemal: Benim naçiz vücudum elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
