Murat Ülker, insanlığın evrimsel süreç boyunca hayatta kalma içgüdüleriyle şekillendiğini, ancak modern dünyanın hızlı değişiminin bu içgüdülerle çatıştığını ifade ediyor. Teknolojik gelişmelerin ve yaşam standartlarındaki artışın fiziksel ve ruhsal sağlığı iyileştirmesi beklenirken, insanların daha stresli, yorgun ve tatminsiz hissetmesinin altında “evrimsel uyumsuzluk” yatıyor. Ülker, bu durumu şöyle özetliyor:
Ülker’in makalesinde dikkat çektiği bir diğer nokta ise tıbbi bilginin katlanarak artmasına rağmen toplum sağlığındaki genel kötüleşme. Obezite, depresyon, intihar oranları gibi istatistikler, bireylerin sağlık konusunda bilgiye erişimi artsa da bu bilgiyi uygulamada başarısız olduğunu ortaya koyuyor.
ABD örneğinden yola çıkan Ülker, düşük eğitim seviyesindeki bireylerin yaşam süresindeki azalmaya dikkat çekiyor ve şu çarpıcı veriyi paylaşıyor:
Ülker, modern iletişim araçlarının, özellikle sosyal medyanın, bireylerin sağlık algısını nasıl şekillendirdiğini sorguluyor. Bilgi kirliliği ve çılgın diyet trendlerinin yanı sıra, sosyal medya beğenileri ve onaylanma arzusunun insan psikolojisi üzerindeki zararlı etkilerine dikkat çekiyor.
“Sağlık bilgisi paylaşımı, genellikle sosyal medyada paylaşanın kendine sağladığı faydayı önceleyen bir hâl aldı. Bu durum kafa karışıklığı, aşağılık duygusu ve kaygıyı artırıyor” diyen Ülker, bilinçli karar verme becerilerinin bu ortamda zayıfladığını vurguluyor.
Yorumlar kapalı.