Savunma Bakanı, İstanbul’dan hemen Ankara’ya geçti. MİT Başkanı da Tataristan Kazan’dan hemen Ankara’ya… Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile İçişleri Bakanı’ysa Ankara’daydı, hemen müdahil oldular.
Saldırıya karışan teröristler, Suriye’den sızmış. Gece boyunca da Suriye’deki 40 terör hedefi vuruldu.
Nereden biliyoruz? Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi, Tataristan’dan dönüş söyleşisinde.
Fakat gazeteci olarak seyahate katılan kimsenin aklına, ilgililerin saldırıyı önleme sırasında nerede olduklarını sormak gelmedi.
Ankara’da, savunma sanayiinin göz bebeği TUSAŞ’a saldırıdan önce güvenlik ve istihbarat neredeydi? Yani elekten deve nasıl geçti?
Sormadıkları için de Cumhurbaşkanı dahil, hiçbir sorumludan güvenlik ve istihbarat zâfiyetiyle ilgili bir söz henüz duyulmadı.
Kimse bize güvenlik ve istihbarat açığı var mı, buna baktıklarını ve ihmal, kusur tespit edilirse gereğini yapacaklarını söyleme gereği görmedi.
Yetkililer de sizin, benim gibi aziz millete baş sağlığı dileyip şifa temennilerini tekrarlamakla yetindiler.
Bunla kalsa gene iyi, diyemem ama bunla da kalmıyor.
Uçaktaki gazeteciler soruyu esirgeyince Cumhurbaşkanı’nın cevabı milletten esirgediği bir konu daha var; Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’te konuşturma teklifi.
Söyleşide lâfı bile geçmiyor. O kadar önemsiz mi? Yoksa bu teklife ne söyleneceği, nasıl tepki verileceği hâlâ belirlenmediği, bilinemediği için mi?
Çünkü Şamil Tayyar gibi AK Parti propagandistleri ve yakın gazeteciler, şunda iddiaya giriyor:
Yorumlar kapalı.