CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt dışı dönüşü uçakta gazetecilere verdiği demeçlerin kaydının ve içeriğinin şeffaf olmadığını öne sürerek sert bir meydan okuma başlattı. Özel, Erdoğan’a hitaben, “gittin yurt dışına dönüşte uçakta 13’e kadar ambargolu 13’te bütün televizyonlar verecek o uçaktaki gazetecilerin hepsine söylüyorum nasıl oluyor kayıt sorular belli soruyu ben kendi kafamdan sordum diyen çıksın sorular belli cevapları Erdoğan veriyor” ifadelerini kullandı. Özel, bu kayıtların Communication Directorate tarafından yapıldığını ve virgülüne noktalı virgülüne kadar redakte edildiğini iddia etti. Ayrıca, bu bant kaydını yayınlayacak veya kendisine dinletecek kimsenin olmadığını da sözlerine ekledi. Bu eleştiriler, Erdoğan’ın basınla ilişkilerine ve kamuoyuna yapılan açıklamaların yöntemine dair ciddi soru işaretleri doğurdu.
Özgür Özel, CHP’nin son dönemde düzenlediği mitinglerin kalabalığına ilişkin de iddialı bir yanıt verdi. Erdoğan’ın, CHP’nin meydanları topladığı ancak kalabalık olmadığı yönündeki imasına karşılık, Özel net bir tavır sergiledi: “Meydanlar kalabalık değilse Allah benim belamı versin meydanlar kalabalıksa onu öyle yazanın belasını versin millet görmüyor mu meydan kalabalık mı değil mi” dedi. Bu sözler, CHP’nin taban desteğine duyduğu güveni ve eleştirilere karşı duruşunu ortaya koydu. Aynı zamanda, anket sonuçları üzerinden de sert bir polemik yaşandı. Erdoğan’ın AK Parti’nin birinci parti olduğunu iddia etmesine karşılık, Özel anketlere göre CHP’nin her geçen gün farkı açarak birinci parti olduğunu vurguladı. Özel, Erdoğan’a “madem birinci partisin gel Allah’ın korkağı” diyerek erken seçim çağrısında bulundu ve “2 Kasım Pazar madem 1inci partisin gel aday da olabiliyorsun vereceğiz oyu mecliste erken seçim kararını aldıracağız” şeklinde bir meydan okuma daha yöneltti.
CHP’ye yönelik yolsuzluk ve hırsızlık iddialarına da değinen Özel, partisi içindeki olası hatalara karşı tavrını net bir şekilde ortaya koydu. “Cumhuriyet Halk Partisi’nde yolsuzluk yapan varsa hırsızlık yapan varsa suça bulaşan varsa Allah da belasını versin biz de vereceğiz belasını” ifadelerini kullanan Özel, ancak son 108 gündür tertemiz insanlara iftira atıldığını savundu. Bu açıklamalar, CHP’nin kendi iç denetim mekanizmalarına olan güveniyle birlikte, siyasi saldırılara karşı duruşunu da gösterdi. Özel, Erdoğan’ın “günlerdir yalvarıyor bana gel Ankara’da otur güya mitinglerden rahatsız değilmiş ankara’da otur İstanbul’da miting yapma” şeklinde kendisine telkinlerde bulunduğunu iddia etti.
Ancak Özel’in açıklamalarının en çarpıcı noktalarından biri, kendisine yönelik yapılan ve “siyasi rüşvet” olarak nitelediği teklif oldu. Özel, Erdoğan’ın kendisinden “ekrem’i bırak orada bir tane de kılıç koymuş tepeme e yok 30 Haziran yok 8 Eylül gel partinin başına geç” diyerek, partinin başına Erdoğan’ın “icazetiyle” geçmesini istediğini iddia etti. Bu iddialar karşısında Özgür Özel’in cevabı ise siyasi tarihe geçecek nitelikteydi: “Senin icazetinle partinin başında oturacağıma namusumla Silivri’de Ekrem başkanın yanında yatarım seçime kadar yok öyle şey” diyerek bu teklifi kesin bir dille reddetti ve Ekrem İmamoğlu’na olan desteğini bir kez daha vurguladı. Bu sert çıkış, muhalefetin iktidara karşı duruşunun sembolü haline geldi.
Özgür Özel, bu baskılara boyun eğmeyeceğini ve mitinglerine devam edeceğini de açıkça belirtti. “Aha Ankara’da otur Ankara siyaseti yap bu akşam Amasya siyaseti yapıyorum 20.30’da aynı anda canlı yayında meydanda Adıyaman’da da verecekler adana’da da verecekler Antalya’da da verecekler çarşamba akşamı İstanbul’da ya Sancaktepe ya Kartal” diyerek, planlanan miting takvimini kamuoyuyla paylaştı. Bu mitinglerde halkın Erdoğan’a “diplomasız Erdoğan” ve “Erdoğan istifa” diye bağıracağını öngörerek, iktidarın bu duruma “çatlayacağını” ve “patlayacağını” iddia etti.
Özgür Özel’in son ve en sert çıkışı ise, tüm bu vicdansızlık, insafsızlık ve yüzsüzlüğe rağmen kendisine halen “siyasi rüşvet” teklif edildiği iddiası oldu. Özel, bu rüşvet teklifinin, “arkadaşlarını savunmayı bırakması” ve “partisini bırakması” karşılığında “oturması” yönünde olduğunu belirtti. Ancak Özel, bu teklifi de kararlılıkla reddettiğini ve “orada oturacağıma ilk seçimlerde siz sepetlenene kadar hapiste yatmayı göze almışım ben” sözleriyle son noktayı koydu. Özel, kendisini susturmanın bir yolu olduğunu ancak ailesinin üzülmemesi için bu yolu açıklamadığını da ima ederek, iktidarın kendisini susturmaya kalkışması halinde “bu millet sana ne yapacağını bilir” sözleriyle ciddi bir uyarıda bulundu. Bu açıklamalar, Türk siyasetinde dengeleri değiştirebilecek derin bir mücadelenin sinyalini veriyor. Özgür Özel’in bu açık ve net meydan okuması, sadece kişisel bir çıkış değil, aynı zamanda muhalefetin iktidara karşı duruşunu ve gelecek dönemdeki stratejisini de gözler önüne seriyor. Özellikle Silivri göndermesi ve “siyasi rüşvet” iddiaları, tansiyonu yükselterek siyaset sahnesini daha da hareketlendirecek gibi görünüyor. Bu gelişmelerin ülkenin siyasi geleceği üzerindeki etkileri, önümüzdeki günlerde yaşanacak büyük siyasi depremin en belirleyici unsurlarından biri olacak ve www.avazturk.com bu süreci anbean okuyucularına aktarmaya devam edecektir.
Yorumlar kapalı.