Sözcü’den Hazar Dost’un haberine göre, İstanbul Sarıyer’de görevli polis memuru Y.A., 24 Mart’ta devriye gezdiği sırada denk geldiği sarıklı ve cübbeli bir kişiden şüphelinince kimlik kontrolü yapmak istedi. Özbekli olduğunu belirten şüpheli, “Pasaportum Mekke Nur Camii’nde, orada kalıyorum. Benim gibi orada yaşayan birçok kişi var” dedi. Bunun üzerine polis Y.A. camiye gitti.
“Uğraşma burayla, sürgün mü istiyorsun”Cami içinde arama yaparken imam polisi tehdit ederek, “Uğraşma burayla, sürgün mü istiyorsun” diyerek tehdit etti.
Yanında mesai arkadaşı ile rapor tutan Y.A. ekip amirlerine “Burası karargâh gibi” diyerek caminin içerisinde 100’den fazla Özbek, Türkmen ve Tacik göçmen bulunduğunu iletti.
Bir süre sonra amirleri Y.A.’ya işlem yapmaması konusunda baskı yaptı. Polis Y.A. ise hepsi hakkında işlem yaptı, sorguladı. 11’i kaçak çıktı. Dikkat çeken detay ise Mekke Nur Cami’nin hemen yanında bulunan ve İsmailağa Cemaati’ne bağlı olan Mekke Nur Kuran Kursu’nun bulunmasıydı. Kursun sosyal medya sayfasında İsmailağa Cemaati’nin aktif olarak camiyi kullandıkları ve cemaatin burada sohbetler yaptıkları biliniyor.
İddiaya göre ertesi gün İlçe Emniyet Müdürü Polis Y.A.’yı makamına çağırdı, yaşananları sordu. Müdürün polis memuru Y.A.’ya cevabı “Hayal görmüşsün, senin psikolojin bozulmuş” oldu. Bir kulübede nöbet tutması istenen polis, “Ben hata yapmadım, bu görevi kabul etmiyorum” diye yanıt verince, Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde bir süredir baskı aracı olarak kullanılan “silaha el koyma ve psikoloğa sevk etme” uygulaması, Y.A’ya da uygulandı.