Seyit Yağmur, kamu ya da özel sektör fark etmeksizin, çalışanların maaşlarına gelen haciz taleplerinin, işverenin başını ağrıtabileceğini belirtti. Yağmur, “Alacaklının talebi üzerine, icra müdürlüğü, çalışanın işyerine haciz müzakeresi gönderir. İcra ve İflas Kanunu’nun 355. maddesine göre, işverenin bu müzakereye istinaden, çalışanın maaşında başka bir haciz olup olmadığını bildirmesi ve maaştan kesinti yaparak borcu icra müdürlüğüne ödemesi gerekir.” dedi.
Ancak işverenin bu kesintiyi gerçekleştirmemesi durumunda, borcun işverene yüklenebileceğine dikkat çeken Yağmur, “Eğer işveren, bu kesintiyi işçinin maaşından yapıp da icra müdürlüğüne ödemezse, bu sefer borç işverene geçer. Yani işveren, kendisi ödeme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.” uyarısında bulundu. Bu durum, işverenlerin üzerindeki finansal riskleri artırırken, borcu olan çalışanlar için de ciddi sonuçlar doğurabilir.
Yağmur, çalışanların biriken borçları nedeniyle iş yerinin muhasebe departmanında yarattığı yoğunluğun, işverenler tarafından haklı fesih sebebi olarak kullanılabileceğini ifade etti. Bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin de emsal teşkil eden bir kararı olduğunu belirten Yağmur, “Hakkında çok sayıda icra takibi bulunan bir çalışanın, ödemelerini ihmal etmesi ve iş yerinin muhasebe departmanını icra müdürlüklerine yazılması gereken müzekkerelerle ciddi ölçüde meşgul etmesi durumunda, işveren, işçinin iş akdini haklı nedenle feshedebilir” dedi.
Bu tür durumlarda işverenin uyarılarına rağmen borçlarını ödemeyen çalışanların, işten çıkarılma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Yağmur, emekçi vatandaşları bu konuda dikkatli olmaya çağırdı. İcra takiplerini süresinde ödemeyen çalışanların, iş akitlerinin feshedilebileceğine vurgu yaparak, “Bu noktada, iş sözleşmelerinin feshiyle karşılaşmak istemeyen çalışanların, borçlarını düzenli ödemeleri büyük önem taşıyor,” diye ekledi.
Yorumlar kapalı.