Irgat, artan hayat pahalılığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Derin bir yoksulluk içinde yaşamaktadır insanlar. Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkate çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplanmış bulunuyoruz. İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liraya buldu. İnsanlar, yüksek kiralar sebebiyle, sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor. Üreticiler ürünlerini satamazken, sokaklara boşaltırken maalesef markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Daha geçen ay girdi maliyetleri içinde en büyük yekünü teşkil eden elektrik fiyatına, bu ay da doğal gaza yüzde 38 zam geldi. Elbette ki bunun yaşantımıza farklı bir şekilde artarak yansımasını hepimiz yaşayarak görüyoruz. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hal aldı. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor. İşçiler çocuklarının eğitim masraflarını şimdiden kara kara düşünüyor. Yılbaşından günümüze kadar iğneden ipliğe bütün maddelere 2 kat artış yapılırken emekçinin, dar gelirlinin ücretleri yerinde saydı.” dedi.
“ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞINI GÖREVE ÇAĞIRIYORUM”
Yılbaşında asgari ücretliye büyük haksızlık yapıldığını belirten Irgat, “Asgari ücrete yüzde 49 zam yapıldı. Oysa ki o tarihlerde yüzde 75’lerden yüzde 64,47’ye kadar inen enflasyon vardı. Yüzde 64.47’ye rağmen asgari ücretliye yüzde 49 zam yapıldı. Daha doğrusu asgari ücretliye büyük haksızlık yapıldı, yanlış yapıldı. En kısa zamanda çare bulunması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı göreve çağırıyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı istediği zaman Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu çağırabilir. İçinde bulunduğumuz şartlarda yüksek enflasyon dikkate alınarak asgari ücret yeniden değerlendirilebilir” ifadelerini kullandı.
“İŞÇİLERİN YÜKSEK ENFLASYONU DÜŞÜRMEK İÇİN DE FEDAKARLIK ETMESİ BEKLENMEMELİ”
Gerçek hayattaki enflasyonla ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon arasında büyük oranlarda fark olduğunu dile getiren Irgat, “İçinde bulunduğumuz durumun TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun gerçek enflasyonu yansıtmamasından kaynaklandığını hepimiz biliyoruz. İşçilere, emeklilere enflasyona göre zamlar yapılıyor ancak yapılan zamların gerçek enflasyonu yansıtmamasından kaynaklı yoksulu daha yoksullaştıran bir yapı ortaya çıkmış durumda. İşçilerin, dar gelirlilerin şu anda yaşayarak içinde bulunduğu zaman diliminde alım gücünün giderek düştüğü bir zamandan geçiyoruz. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır. Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada 28’ince sıradadır. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin yüksek enflasyonu düşürmek için de fedakarlık etmesi beklenmemelidir” şeklinde konuştu.
“AZ KAZANANDAN ÇOK, ÇOK KAZANANDAN AZ VERGİ ALINIYOR”
İşçilerin hiçbir zaman enflasyonun nedeni olmadığını ancak yüksek enflasyonun mağduru olduğunu belirten Irgat, gelir vergisi dilimlerinin de yeniden düzenlenmesini istedi. Irgat şöyle konuştu:
“Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar en kısa zamanda atılmalıdır. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergi sistemindeki adaletin sağlanması gerekmektedir. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler, topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemelidir. ‘Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalıdır’ ifadesi çok yaygın olmasına rağmen az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alındığı Türkiye gerçeğini sizlerin önünde haykırıyorum. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları acil olarak güncellenmelidir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde mart ayında ikinci vergi dilimine girmektedir. Yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergi hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemektedir. İşçiler üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilerin sosyal haklarından vergi kesilmemelidir.”
ÇERKEZKÖY, ZONGULDAK VE ANKARA’DA EYLEM
Yorumlar kapalı.