ırkı at baba Alp ve American Paint Horse ırkı anne Angora’nın çiftleşmesiyle elde edilen embriyo, yerli bir kısrak olan Ezo’ya transfer edildi. Sonuç olarak, Türkiye’nin ilk tüp tayını dünyaya getiren taşıyıcı anne Ezo, Balıkesir Üniversitesi ekibinin çalışmaları sayesinde bu başarıyı sağladı. Taya, Balıkesir Üniversitesi’ni çağrıştırdığı için “Balat” adı verildi.
Prof. Dr. Mehmet Can Gündüz ve ekibi, projenin temellerini 2000’li yıllarda atarak atçılık sektöründe çığır açacak bir yolculuğa çıktı. Gündüz, atların doğal gebelik sürecinin 11 ay sürdüğünü ve her yıl yalnızca bir tay elde edilebildiğini belirterek, “Bu yöntemle bir kısraktan birden fazla yavru alarak tay üretim sayısını artırabiliriz” dedi.
Embriyo transferi, verici kısraktan alınan embriyonun, gebeliği sağlıklı bir şekilde tamamlayabilecek taşıyıcı bir kısrağa nakledilmesi sürecini kapsıyor. Bu yöntem, özellikle gebelik sürecinde sorun yaşayan kısraklar için umut verici bir çözüm sunuyor. Gündüz, “Elde ettiğimiz embriyoyu donör kısraklardan alıp taşıyıcı kısraklara nakledebildiğimiz gibi laboratuvar ortamında dondurarak uzun yıllar boyunca saklayabiliyoruz. Ayrıca, embriyoların şehirlerarası veya milletlerarası transferini sağlayarak ticari değer elde edebiliriz” diye ekledi.
Taşıyıcı anne Ezo’nun ilginç hikayesi ise bu projeye anlam katıyor. Doç. Dr. İbrahim Kurban, Ezo’nun hikayesini şöyle anlatıyor: “Atların bacakları kırıldığında genellikle uyutulurlar, çünkü spor hayatları biter. Ancak Ezo, 14-15 yıl önce bacağı kırıldığı için üniversitemize getirildi. Geçirdiği operasyonlardan sonra ayağı iyileşti ve biz de onu damızlık kısrak olarak değerlendirdik.”
Ezo, hem kendi hayatını kurtardı hem de Türkiye’nin ilk embriyo transferiyle dünyaya gelen tayını doğurdu. Bu, atların bacakları kırıldıktan sonra bile insanlığa fayda sağlayabileceğinin somut bir kanıtı olarak öne çıkıyor. “Ezo, benim, bizim ve bu proje için çok önemli” diyen Kurban, atların yaşamları boyunca farklı roller üstlenebileceğini vurguluyor.
Yorumlar kapalı.