Kamuoyunda geniş yankı uyandıran soruşturma kapsamında Mehmet Akif Ersoy’un sevk yazısında, şüphelilerin uyuşturucu madde kullanımı için yer ve imkan sağladıkları, eve gelen bazı kişilere uyuşturucu temin ettikleri ve çeşitli suçlamalarla ilişkilendirildikleri iddia edilmişti.
Ersoy, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, bu iddiaların masumiyetini zedelemeye yönelik kurgular olduğunu ifade etti. Açıklamada, soruşturma dosyasında yer alan bazı gizli tanık beyanlarının da gerçeği yansıtmadığı savunuldu.
Mehmet Akif Ersoy’un açıklamasında, söz konusu iddiaların soruşturmanın ilerleyen aşamalarında çökeceğinin açık olduğu vurgulanırken, hukuki sürecin titizlikle takip edileceği belirtildi.
Ersoy’un, savcılıkta verdiği ifadede de kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiği ve yaşanan süreci “itibar suikastı” olarak nitelendirdiği öğrenildi. Soruşturmanın devam ettiği, dosyaya ilişkin gizlilik kararının sürdüğü bildirildi.
Ersoy açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Hakkımda yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmam ve sonrasında tutuklanmam, hayatımın en ağır ve en sarsıcı süreçlerinden biri oldu. Hakkımdaki karar; gerçeğe aykırı, hukuki temelden yoksun ve kişisel husumetle beslenen gizli tanık isnat ve iddialarının gölgesinde verildi. Şahsıma yöneltilen ağır suçlamaların hiçbiri somut delillerle desteklenmedi. Dosyada yer alan gizli tanık beyanları, çelişkili ifadelerden, dedikodudan ve uydurma kurgulardan ibarettir.
Hukuken de vicdanen de kabul edilmesi güç bir tabloyla karşı karşıyayım. Soruşturma aşamasında da açıkça ifade ettiğim üzere;
Yirmi yıla yaklaşan meslek hayatım boyunca tüm faaliyetlerim kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmiştir; saklı gizli hiçbir işim olmamıştır. Dosyada hakkımda tek bir somut delil bulunmamaktadır. Gizli tanık beyanları hem kendi içinde tutarsızdır hem de hukuki geçerlilikten uzaktır. Suçlamaya konu edilen kişilerle örgütsel bağ kurmam bir yana, bir kısmıyla yıllardır görüşmüşlüğüm bile yoktur.















