Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, yerleştirme sonuçlarına ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Özvar, sonuçların hayırlı olmasını dileyerek, “Devlet üniversitelerinde toplam kontenjanın yüzde 98,8’i, önlisans kontenjanlarının yüzde 100’ü doldu. Yeni açtığımız ‘Yapay Zeka’ ve ‘Bilişim’ programlarının devlet üniversitelerindeki kontenjanlarının tamamına yerleşildi, tek bir boş kontenjan bile kalmadı. Henüz ek yerleştirme süreci başlamadan kontenjanlarımızın neredeyse tamamının dolmuş olması Türkiye’de yükseköğretime genç neslin erişebilir olduğunu gösteriyor. Kontenjanlar konusunda geçmiş yıllara ait adayların tercih, yerleşme ve kayıt verilerinin dikkatli bir incelemesine ve özel/kamu sektör temsilcilerinin beklentilerinin ve raporlarının tahliline dayalı projeksiyonlar ürettiğimizi vurgulamalıyım” dedi.
YÖK Başkanı Erol Özvar, YKS yerleştirme sonuçlarına ilişkin DHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Özvar, sonuçların hayırlı olmasını dileyerek, “2024 yılı itibari ile YKS yani yükseköğretim kurumları sınavında yerleştirme oranları yüzde 98.8’e ulaştı. Bu oran, devlet yükseköğretim kurumları yani üniversitelerindeki orandır. Bu bakımdan fevkalade önemli bir sonuç elde ettiğimizi düşünüyoruz. Vakıf yükseköğretim kurumlarında ise yerleştirme oranlarının bu orana yakın olduğunu ifade edebiliriz. Bütün dünyada, bilhassa Avrupa’da erişilebilme talebinin azaldığı, yerleştirme oranlarının düştüğü bir ortamda Türkiye’de üniversitelerde kontenjanlara yönelik olmak üzere bu yerleştirme oranlarına ulaşmamız fevkalade önemli bir sonuç. Güzel sonuçlardan bir tanesi, bu sene 20 üniversitede açmış olduğumuz yapay zeka ve yazılım temelli programların tamamının dolmuş olması. Bu bizi sevindiren başka bir gelişme oldu” dedi.
Özvar, 2024 YKS yerleştirme sonuçlarına göre, kız öğrencilerin üniversiteye yerleşme oranlarının erkek öğrencilerden daha fazla olduğunu belirterek, “Bu sınavda dikkat çeken bir başka özellik ise kız öğrencilerimizin erkek öğrencilerimizden daha başarılı olmasıdır. Kız öğrencilerimizin yerleşme oranı 10 puan daha yüksek. Bu açıdan sistemin kapsayıcılığı ve erişilebilirliği fevkalade önemli. Türkiye’de kadın adayların yükseköğretim kurumlarına ulaşabiliyor olması ve yükseköğretime katılıyor olmasının sistemimizin sağlıklı işlediğine dair önemli kanıtlardan bir tanesi olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de ön lisans programlarının gerek meslek temelli gerekse eğitim içerikli ön lisans programlarının yüzde 100 civarında dolmuş olması da aslında bir başka güzel gelişmedir. Bu açıdan sadece 4 yıllık akademik başarıya odaklanan programlar değil ama en az onun kadar hayata daha hızlı atılmak isteyen, öğrencilerimizin tercih ettiği bu programların doluluk oranları da bizleri fevkalade sevindirmiş bulunuyor” diye konuştu.
Bu yıl yeni açılan bölümler hakkında da değerlendirmede bulunan Özvar, “Bu yıl sanayicilerimizin ve sektör temsilcilerimizin, mezunlarımızdan bekledikleri bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazanabilecekleri bir müfredat hazırladık. Dolayısıyla mezun olacak öğrencilerimizin ön lisans mezuniyetleri sonrasında daha kolay iş dünyasına atılabileceğini buradan ifade edebiliriz. Ama hiç şüphe yoktur ki programın kendisi yetmez, öğrencilerimiz programın gerektirdiği çabayı, gayreti mutlaka ortaya koymalı, öğrencilik yıllarında sektörle, sanayiyle temas mutlaka devam etmelidir. Öğrencilerimiz kampüsün duvarları arasında kalarak eğitim öğretimlerine devam etmemeli, mutlaka bu kampüslerin dışına çıkmak suretiyle gerçek hayat içerisinde kendi programlarıyla, meslekleriyle alakalı etkinliklere katılmalı ve mezun olmadan tecrübe sahibi olarak iş başvurularını yapmalılar. Yani bizim sloganımız ‘tecrübe ve deneyim kazanmış mezun’dur” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, ikinci öğretimlerin devlet üniversitelerinde kapatıldığını hatırlatan YÖK Başkanı Özvar, “Vakıf üniversitelerimizde de 2025 itibariyle ikinci öğretimler kapatılacak. Biz ikinci öğretimden kapatılan kontenjanların yerine, istihdam daha duyarlı yeni programlar açtık. Dolayısıyla toplam kontenjan sayılarımızı benzer seviyede tuttuk. Eskiyen programların yerine yenilerini ikame etmek suretiyle genel kontenjan seviyesini muhafaza etmiş olduk. Aslında bu bir anlamda sistemin yenilenmesi anlamına geliyor. Biz sistemi herhangi bir duraksamaya tabi tutmadan daha istihdam odaklı, çağın gerektirdiği bilgi, beceri ve yetkinlikleri daha fazla öğrenciye aktarabilecek programları öne çıkarmaya çalışıyoruz. Bu tabiri caizse bir yenilenme hareketidir, diyebiliriz. Zira ikinci öğretim programları, normalde çalışan kesim için akşam 17.00’den sonra düşünülen programlardı. Bugün itibariyle açıköğretim programlarımızın çeşitliliği, gerekse örgün eğitimde kapasitemizin genişliği artık çalışanlar için de bu imkanları sağlayacak durumdadır” değerlendirmesinde bulundu.
Yorumlar kapalı.