ATO Duatepe Hizmet Binası’nda gerçekleşen toplantıya, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın, Ekonomi Koordinatörü Ahmet Oğuz Sarıca, Ekonomik Modelleme ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürü Esra Güler, Ekonomi Danışmanı Burcu Miraç Diraor, Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman ve YMM Nazmi Karyağdı, ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Temel Aktay, Meclis Başkan Yardımcısı Vecdet Fehmi Şendil, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Akça, Ali İhsan Güçlü, Ali Yıldız, Halil İlik, Doç. Dr. Ömer Çağlar Yılmaz, Yasin Özyolu, Meclis Başkanlık Divan Katibi Ayşe Nilay Çelik ile Meclis Üyeleri yer aldı.
Toplantının açılışında konuşan ATO Başkanı Gürsel Baran, finansmana erişim konusu üzerinde durdu. Hem imalat hem de ticaret tarafında ülke ekonomisinin bel kemiğini oluşturan, toplam istihdamın yaklaşık yüzde 75’ini sağlayarak 11,5 milyon insana iş sunan, ihracatın yarısından fazlasını gerçekleştiren KOBİ’lerin finansmana erişemediklerini anlatan Baran, şunları söyledi:
“Bizler şu anda bir yandan enflasyonun, diğer yandan da alınan tedbirlerin yansıyan etkilerini derinden hissediyoruz. Artan maliyetler işletmelerimiz üzerinde büyük yük oluşturuyor ve üyelerimiz gerek yatırım gerekse ticari hayatı yürütme noktasında finansmana erişimde sıkıntılar yaşıyor. Ülkemizin enflasyonla mücadele sürecinde, şirketlerimiz bin bir türlü sıkıntıyla boğuşurken, elini taşın altına koyması gereken bankalarımız, aksine kredi geri çağırıyor. Bankacılık sisteminin reel sektörden, reel sektörü de bankacılık sektöründen ayrı düşünmek mümkün değil. Bizler bir bütünüz ve bu bütünlüğün dikkate alınmasını talep ediyor ve somut adımlar bekliyoruz.”
Baran, konuşmasında ticarette en çok kullanılan ticari kredi kartlarına uygulanan taksit sayısının da artırılması gerektiğini belirtti.
Enflasyon düzeltmesi vergi doğurmasın
Enflasyon muhasebesi olarak bilinen enflasyon düzeltmesi konusuna da değinen Baran, hemen her gün iş insanlarının kendisini aradığını ve enflasyon muhasebesi nedeniyle kazanmadıkları paranın vergisini ödemek durumunda kalacaklarını aktardığını söyledi. Baran, şöyle devam etti:
“Enflasyon kaynaklı fiyat yükseliş nedeniyle, işletmeler gerçekte öyle olmadığı halde kar etmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. İşletme sattığı malı, sattığı fiyattan geri alamadı. Her satışta her işlemde öz sermayesinden tüketti. Enflasyon nedeniyle oluşan fiktif yani sanal karlar işletmelerimizin vergi yükünü artırırken, sermayelerinin de erimesine yol açtı. Enflasyon düzeltmesinin işletmeler için farklı sonuç doğuracağı, finansmanını borçlanma ile yapan, öz kaynağı düşük işletmeler yani borçlu ve öz sermayesi zayıf işletmelerin daha çok vergi vermek zorunda kalacağı belirtiliyor. Bu durum Anayasamızdaki ‘vergi mali güce göre ödenir’ ilkesine aykırı ve vergi adaletini zedeleyecek bir durum. Enflasyon düzeltmesinin işletme sermayelerini güçlendirecek bir unsur olacağının da farkındayız. Bu nedenle, enflasyon düzeltmesinin üç ayda bir değil yılda bir kez olacak şekilde, vergisel bir sonuç doğurmadan, muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesi ve öyle uygulanmasını talep ediyoruz.”
Vergi reformu ve kayıt dışı
Vergi sisteminin kökten ele alınarak, kalıcı refahı sağlayacak, kayıt dışını ortadan kaldıracak adaletli ve kapsamlı bir vergi reformunun yapılması gerektiğini ifade eden Baran, “Reformun temelini, vergi oranlarının düşülerek (KDV dahil) verginin tabana yayılması oluşturacaktır. Bununla birlikte idarenin ve denetimlerin etkinliğini artırmak, vergi sisteminin sağlıklı işlemesini sağlayacaktır” dedi.
Kamu alacaklarına yeniden yapılandırma ve af gibi düzenlemelerin fayda sağlamadığına da dikkati çeken Baran, “Borcunu ödemeyene kolaylık sağlanması, borcunu düzenli ödeyeni de ödememeye yönlendiriyor. Ülkemizde ortalama her iki yılda bir kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına yönelik yasal düzenleme gerçekleştirildi. Eğer faydası olsaydı tekrar tekrar aflar ya da ödeme kolaylıklarına ilişkin çalışmalar yapılmazdı. Bu nedenle vergide kalıcı reform yapılması ve ödemeyenlere yönelik af benzeri düzenlemelerin yapılmayacağının Anayasa ile güvence altına alınması gerektiği kanaatindeyiz” diye konuştu.
Baran, Türkiye’de vergi ile ilgili en temel sorunlardan birinin de kayıt dışı ekonomi olduğunun altını çizerek, “Uzun yıllardan beridir ülkemizde var olduğu bilinen kayıt dışı ekonominin oranının yüzde 25’leri aştığı ifade ediliyor. Kayıt dışı önlenmeden bizim ekonomimizi tamamen sorunsuz hale getirmemiz mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Vergide dijitalleşme, mikro ve küçük işletmeleri zorluyor
Vergide dijitalleşme çalışmalarının özellikle mikro ve küçük işletmelerde vergiye uyum maliyetini arttırdığını ifade eden Baran, “Bu nedenle dijitalleşme konusunda bir ciro limiti konulması ve örneğin bugün için 50 milyonu aşkın ciro yapan işletmelerin e-defter, e-fatura ve e-irsaliye uygulamasına geçmesinin sağlanmasını talep ediyoruz” dedi.
Yorumlar kapalı.