Purnama, Endonezya’nın ramazan sofralarını süsleyen geleneksel iftar menüsünü AA için hazırladı, “pilav kızartması” için mutfağa girdi ve ülkesinin ramazan geleneklerini anlattı.
Türkiye’de ilk kez ramazan ayını geçirdiğini ve bundan keyif aldığını belirten Purnama, Müslüman bir coğrafyada ramazan ayını geçirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Purnama, Endonezya ve Türkiye’de ramazan ayının benzerlikleri olduğunu söyleyerek, burada, yabancı misyon temsilcileriyle ve bazı kurum, kuruluşlarla iftarlara katıldığını belirtti.
Türkiye’den önce ABD’de Büyükelçi olarak görev aldığını hatırlatan Purnama, orada ramazan atmosferinin ülkesindeki gibi veya Türkiye’deki gibi olmadığını ifade etti.
“Oruç, Gazze’de açlıkla mücadele eden insanlara empati kurduruyor”
Ramazan ayının, oruç, teravih gibi ibadetlerle Allah’a daha yakın hissedilen bir ay olduğunu söyleyen Purnama, oruç tutmanın, insanlarla empati kurmayı öğrettiğini, özellikle Gazze’de açlıkla mücadele eden, acı çeken insanlarla empati kurulmasını sağladığını belirtti.
Büyükelçi Purnama, “Ramazan bize, insanlarla nasıl empati kurulacağını öğretiyor.” ifadesini kullanarak, ramazanın, bir anlamda, insanları terbiye ettiğini söyledi.
Endonezya’da “pentunga”, Türkiye’de ramazan davulu
Yaklaşık 7 aydır Türkiye’de bulunan Purnama, Türkiye’de karşılaştığı ramazan gelenekleriyle ilgili, sahur vakti davulcuların sokak sokak dolaşmasını ilginç bulduğunu, bunun ülkesindeki bir geleneği hatırlattığını söyledi.
Purnama, dünyanın en yoğun Müslüman nüfusuna sahip Endonezya’da, bazı köylerde, çocukların “pentunga” adı verilen, küçük, ahşap bir enstrümanla “Sahur! Sahur!” diye bağırarak sokaklarda dolaştığını anlattı.
Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkede, nesilden nesile geçen ve genellikle çocukların yaptığı “sahura kaldırma” geleneği devam ediyor.
Sopalarla, ellerindeki davul, teneke ve kova gibi çeşitli aletlere ritim tutarak vuran çocuklar, dolaştıkları sokaklarda yüksek sesle “sahur vakti” diye bağırarak insanları kaldırıyor.
Ülkesindeki ramazan geleneklerini aktaran Purnama, iftar vakti yaklaştığında, yalnızca 2-3 saatliğine cami önlerinde ve sokaklarda sokak pazarları kurulduğunu, bu pazarlarda “takjil” adı verilen atıştırmalıkların satıldığını belirtti.