Çalışanlarla sohbet eden Atalay, her yılbaşı gecesi işçilerle bir araya geldiğini belirterek, “Ben maden, belediye, enerji ve demiryolu işçisiyim. Türk-İş’in 1 milyon 400 bin üyesi var. En zor koşullarda çalışan madenciler ve sizlersiniz. Ülkenin birçok yerinde lapa lapa kar yağıyor, karayolları işçileri zor şartlarda görevde. Asker, polis ve diğer kamu görevlileri gibi temizlik işçileri de ülke için gece gündüz çalışıyor” dedi.
Atalay, işçilerin zor şartlarda rızık için mücadele ettiğini ifade ederek, “Ekonomik sıkıntılar olduğunda her zaman bedeli çalışanlar, emekliler, dar ve sabit gelirli vatandaşlar ödüyor. Bu ülke hepimizin. Türkiye olmazsa ne parti, ne sendika, ne de başka bir şey kalır. Bu yüzden birlik içinde yaşamaya mecburuz” diye konuştu.
Asgari ücret görüşmelerine ilişkin eleştirilerde bulunan Atalay, “Bundan 10 yıl önce nüfusun yüzde 10’u asgari ücretle çalışıyordu, şimdi neredeyse yarısı bu ücretle geçinmeye çalışıyor. Asgari ücret, geçim ücretine dönüştü. Bu yıl toplantılara katılmadık, çünkü işverenle hükümetin belirlediği rakamla bizim talebimiz arasında büyük bir uçurum var. Asgari ücretli, emekli ve dar gelirli vatandaşların artık nefes alabileceği bir düzenleme yapılması şart” dedi.
Atalay, stokçuluğun topluma verdiği zararları vurgulayarak, “Kovid-19’dan beri bazı esnaflar, çocuk bezi ve su gibi temel ihtiyaçları saklıyor. Alışveriş merkezleri artık etiket değiştirecek işçi alıyor. Bu ahlaki bir davranış değil. Para cezası stokçulara caydırıcı olmuyor. Hapis cezası uygulanmadıkça bu yanlış devam edecek” ifadelerini kullandı.
Yorumlar kapalı.