Mektupta, batarya sektörünün “AB’nin endüstriyel stratejisinin ve güvenliğinin bir köşe taşı” olduğu belirtildi. Tedarikçiler, güçlü ve yerel olarak desteklenen bir batarya değer zincirinin, ithal fosil yakıtlara ve üçüncü ülkelerin kritik teknolojilerine olan bağımlılığı azaltarak Avrupa’nın ekonomik direncini ve stratejik özerkliğini güçlendireceğini savundu.
Mektupta, batarya sektörünün 2030 için belirlenen Net Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) ve Kritik Hammaddeler Yasası (CRMA) hedeflerinin hiçbirini karşılama yolunda olmadığı vurgulandı. Bu hedefler arasında yerel üretimin %40’ı ve dünya üretiminin %15’i gibi kriterler bulunuyor. Koalisyon, yerel içerik kurallarının 2030 ve sonrası hedeflere ulaşılabilmesi için yatırım kesinliği sağlamak adına gerekli olduğunu belirtti.
T&E’nin Sürdürülebilir Finans Direktörü Xavier Sol, 12 Kasım’daki bir brifingde, “Şimdi harekete geçmezsek, sürdürülebilir bir geçiş şansını kaybedeceğiz. Yerel içerik konusunda net, bağlayıcı kurallara ihtiyacımız var” dedi.
Avrupa’da üretilen otomobiller için bataryaların büyük çoğunluğunu Çin ve daha az ölçüde Güney Kore ile Japonya’dan şirketler tedarik ediyor. T&E, Avrupa’nın yerel batarya arzının %90’ının Çinli ve Güney Koreli şirketler tarafından üretildiğini tahmin ediyor.
ACC, Verkor ve Volkswagen Grubu’nun batarya birimi Powerco’nun CEO’ları, Eylül ayında AB’ye batarya tedarik zincirini güçlendirme çağrısı yapmış ve yıllık 250 milyar avro değerindeki bir endüstrinin Asyalı ithalatçılara kaptırılacağı uyarısında bulunmuştu. CLEPA lobi grubu ise “acil AB eylemi olmadan” Avrupa’nın 350.000’e kadar istihdam kaybedebileceğini belirtmişti.
Son dönemdeki Avrupalı batarya girişimleri de zorluklar yaşadı. BMW ile sözleşmesi olmasına rağmen iflas eden İsveçli Northvolt gibi girişimler ya çöktü ya da hedeflerini küçülttü. ACC, Fransa’daki yeni bir fabrikadan Stellantis’e hücre tedarikine başlasa da Almanya ve İtalya’daki gigafabrika planları askıya alındı.
