ECB raporuna göre, stablecoin’lerin bilanço yapıları büyük ölçüde para piyasası fonlarına (MMF’ler) benziyor. Her iki varlık türü de ABD Hazine bonoları, yüksek kaliteli ticari senetler ve banka mevduatları gibi kısa vadeli likit varlıklardan oluşuyor. Piyasa stresi dönemlerinde, yüksek kaliteli stablecoin’ler daha fazla yatırımcı çekse de, toplamda stablecoin’lere büyük çaplı bir giriş olmadığı tespit edildi. Bu durum, stablecoin’lerin piyasa şoklarına karşı etkin bir korunma aracı olmadığını gösteriyor.
Çalışmada dikkat çeken bir diğer bulgu ise, stablecoin’lerin kripto piyasasındaki şoklara karşı nispeten tepkisiz kalmasıydı. Ancak, para piyasası fonları büyük bir darbe alarak piyasa değerinde %4’e varan düşüşler yaşadı. Buna karşın, ABD para politikası sıkılaştıkça para piyasası fonlarına girişlerin arttığı, banka mevduatlarının ise azaldığı gözlemlendi. Stablecoin’ler ise bu süreçte tam ters bir yön izleyerek, piyasa değerlerinde %10’a varan düşüşler yaşadı. Özellikle Tether’in USDT’si ve Circle’ın USDC’si gibi büyük stablecoin’ler bu olumsuz etkiyi derinden hissetti.
ECB raporunun yazarları, stablecoin’lerin güvenli liman rolünün sorgulanması gerektiğini vurgularken, bu varlıkların hem kripto hem de geleneksel piyasa şoklarına karşı dayanıklılığının sınırlı olduğunu belirtti. Yatırımcıların, özellikle para politikası değişiklikleri sırasında daha geleneksel varlıklara yöneldiği ifade edildi. Ayrıca rapor, stablecoin’lerin “dolar para politikasından bağımsız” oldukları iddiasını da çürüttü ve ABD para politikasının kripto ve geleneksel piyasalar arasında önemli bir bağlantı noktası olduğunu öne sürdü.
Yorumlar kapalı.