3 yıllık bir geçiş sürecinin ardından günlük yaşamda tedavüle sokulan euro, 1 Ocak 2002 tarihinde banknot ve bozuk para olarak piyasaya sürülmüş ve günlük işlemlerde kullanılmaya başlanmıştı.
Halihazırda euroyu, Almanya, Avusturya, Belçika, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Yunanistan ve Hırvatistan olmak üzere 20 AB üyesi ülke kullanıyor.
“Euro Bölgesi” olarak adlandırılan bu ülkelerin para politikası, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve üye ülkelerin merkez bankalarından oluşan “Euro Sistemi” tarafından idare ediliyor.
Frankfurt merkezli ECB’nin görevi, para birimi olarak euroyu kullanan AB üyesi ülkelerden oluşan Euro Bölgesi’nde fiyat istikrarını sağlamak olarak tanımlanıyor.
Birinci görevi, enflasyonun orta vadede yüzde 2’yi aşmamasını sağlayarak Euro Bölgesi’nde fiyat istikrarını korumak olan ECB, faiz oranlarını harcamaları caydırmak için yükselterek ya da tüketimi teşvik etmek için düşürerek fiyat artışını kontrol ediyor.
ECB faiz oranı kararları, yönetim kurulunun 6 üyesi ve 20 üye ülkenin ulusal merkez bankası başkanlarından oluşan bankanın yönetim konseyi tarafından alınıyor.
Konsey, her 6 haftada bir ekonominin ve para biriminin durumunu değerlendirmek ve para politikası stratejisine karar vermek üzere ayda 2 kez ECB’nin merkezinde toplanıyor.
Euro Bölgesi bankalarını denetlemek, mali sistemi izlemek, euro banknotları basmak, kartla veya çevrim içi olarak euro ile güvenli ödeme yapılmasını sağlamak ve kripto varlıklarını araştırmak da ECB’nin diğer sorumlulukları arasında bulunuyor.
Euro, ABD dolarından sonra dünyanın en önemli ikinci para birimi olarak bilinirken, euroyu Avrupa’da yaklaşık 350 milyon kişi kullanıyor.
Yorumlar kapalı.