Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası politika faizine üst üste dördüncü kez dokunmayarak yüzde 50 seviyesinde sabit tuttu. Bazı ekonomistler bankanın faiz indirimi için tarih verirken, Reuters’a konuşan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’dan net mesaj geldi. Faiz indirimlerinin şu an için gündemde olmadığını belirten Akçay enflasyona da değinerek şunları söyledi:
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Nas inadıyla bozulan ekonomiyi düzeltmek için atılan adımlar boşa çıkıyor. Nas inadıyla başlayan faiz indirimi serüveni genel seçimlerin ardından sonlanmıştı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nas var nas çıkışını yaptığı tarihte faiz yüzde 19’du. Bu çıkıştan sonra faiz yüzde 8.5’e kadar çekildi. Dolar kuru ise faizin yüzde 19 olduğu tarihte 7 lira bandından işlem görüyordu. Faizin 8.5’e çekildiğinde ise dolar 23 liraya kadar yükselmişti. Dolar kuru daha fazla artmasın diye TCMB’nin arka kapısından yapılan döviz satışları nedeniyle kasada kara delikler oluşurken döviz kurlarının da yükselmesi engellenemedi. Genel seçimlerden sonra başlayan faiz artırımları da kasadaki paranın suyunun çekmesi nedeniyle işe yaramadı. Faizin 50 liraya yükseltildiği 21 Mart 2024 tarihinde yani yerel seçimlerden 10 gün önce dolar 32 lira bandından alıcı buluyor. Banka kurlarında ise dolar 33 lirayı aşmış durumda. Merkez Bankasının faiz kararını yorumlayan Meliha Okur, AKP’nin Nas inadıyla bozulan ekonomiye değinerek, “Çaresizlik insana neler yaptırıyor neler” dedi.
“İç talepteki yavaşlama ve döviz kurundaki reel değerlenme dezenflasyon sürecine katkı vermesine rağmen, enflasyon beklentilerinin henüz çıpalanmadığını da açıkça görüyoruz. Enflasyon beklentileri hâlâ karamsar bir yönelimle oluşuyor ve geçmiş dönemlere kıyasla beklentilerin enflasyon gerçekleşmelerine hassasiyeti daha yüksek. Piyasa katılımcılarının, firmaların ve hanehalkının enflasyon beklentilerini yakından izliyoruz. Ancak, maalesef sadece piyasa katılımcılarının beklentileri bu yıl sonu öngörümüze yakınsamaya başladı.
Hanehalkı Merkez Bankası’nın ileriye dönük politika yönlendirmelerine karşı nispeten daha az duyarlı ve manşet enflasyonda belirgin düşüş eğilimi görene kadar karamsar tarafta kalmayı tercih etmekte. Piyasa katılımcıları ise yeni gelen bilgiler ışığında beklentilerini revize etmeye daha meyilli. Fiyat belirleyici role sahip olmaları nedeniyle özellikle firmaların enflasyon beklentilerinin, Merkez Bankası tahmin aralığına yakınsaması enflasyonu düşürmek için gereken ekonomik yavaşlamanın dozu üzerinde belirgin bir etkiye sahip. Firmaların fiyatlama ve bütçe süreçlerinde, Merkez Bankası’nın tahminleri ne kadar çok gösterge olarak kullanılırsa, enflasyon hedeflerimize ulaşmanın üretim ve istihdam üzerindeki maliyeti o kadar az olur.
Beklentiler sıkı duruşumuza ne kadar duyarsız ve tepkisiz kalırsa, dezenflasyon politikasının üretim ve istihdam açısından maliyeti de o kadar yüksek olacaktır. Haziran ayında aylık enflasyonun ana eğilimi yaklaşık yüzde 2’ye düştü. Ancak, vergi ve yönetilen fiyatlardaki ayarlamaların temmuzda aylık enflasyona 1,5 puan ilave katkı yaratacağını tahmin ediyoruz. Bu da, Temmuz ayında piyasa katılımcıları tarafından beklenen enflasyondan daha yüksek bir gerçekleşme olması ihtimalini artırıyor. Aylık enflasyondaki oynaklık, enflasyonun temel dinamiklerini ölçebilmek ve anlayabilmek için ilave bir çaba gerektiriyor. Önümüzdeki dönemde de, aylık enflasyonda her iki yönlü sürpriz yaşanabilir ancak bu ana eğilimde bir değişiklik yaratmadığı sürece ani bir tepki verilmesini de gerektirmez. Bu nedenle, para politikasındaki sıkı duruşun sabır ve kararlılıkla sürdürülmesi önemlidir.
Her ne kadar şu anda bir faiz indirim döngüsü değerlendirilmiyor olsa da, indirimler başladığı zaman para politikasındaki sıkı duruşun korunacağına dair kuşkuya yer bırakmayacak şekilde sinyal verilerek bu süreç yönetilecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde, enflasyon beklentilerinde ve iç talep dengelenmesinde kalıcı iyileşmeler sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Para politikasında bir gevşeme döngüsünün değerlendirilmesinin ön koşulu aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş olması.
Merkez bankaları doğal olarak tedbiri elden bırakmamaya meyilli olup, temkinli tarafta kalarak hata yapmayı yeğlemektedir. Neye karşı ihtiyatlı olduğunuz, içinde bulunduğunuz duruma göre değişkenlik gösterir. Bu durum, erken bir faiz indirimi nedeniyle yeniden canlanan enflasyon riski olabileceği gibi aşırı veya gereksiz yere uzatılmış bir sıkılaştırma sürecinin sert bir inişe yol açtığı bir durum da olabilir.
Yorumlar kapalı.