Kiracı Fadime B., belirtilen tarihte evi boşaltmayınca ev sahibi icra takibi başlattı. Takibe itiraz eden kiracı, taahhütnamenin baskı altında imzalandığını öne sürerek Ereğli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, kiracıyı haklı buldu ve davayı reddetti. Kararda, iki belgenin bir gün arayla imzalanmasının hayatın olağan akışına uymadığı, taahhütnamenin baskı altında alındığı yönünde kanaat oluştuğu ifade edildi.
Adalet Bakanlığı, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek Yargıtay’a kanun yararına temyiz başvurusu yaptı. Başvuruyu değerlendiren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını sonuca etkili olmamak kaydıyla bozdu.
Dairenin kararında, kira sözleşmesinin 15 Mayıs, tahliye taahhütnamesinin ise 16 Mayıs 2022 tarihinde düzenlendiği vurgulandı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
Bu karar, kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra düzenlenen tahliye taahhütnamelerinin geçerliliğini pekiştiriyor. Kiracıların, taahhütnamenin baskı altında imzalandığını ileri sürmeleri halinde iddialarını yazılı ve güçlü delillerle desteklemeleri gerekecek. Yargıtay’ın bu kararı, kiraya verenler açısından tahliye süreçlerinde önemli bir emsal teşkil ediyor.
“Kiracılık ilişkisi kurulduktan sonra verilen taahhütnamenin, kiracının serbest iradesiyle yapıldığı kabul edilmelidir. Davalı, belgenin tanzim tarihinin sonradan yazıldığını ileri sürmüşse de bunu destekleyecek eşdeğer nitelikte bir belge sunmamıştır.”















Yorumlar kapalı.