Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, toplantıda şöyle konuştu:
”2024 yılının son enflasyon rakamı olan aralık ayı enflasyonu açıklandı. Aylık enflasyon yüzde 1.03, yıllık enflasyon yüzde 44.38, 6 aylık enflasyon yüzde 15.75 ve enflasyon farkı ise yüzde 5.23 olarak gerçekleşti.
Hakem Kurulu’nun 2025 Ocak ayı için belirlediği yüzde 6 oranıyla birlikte kamu görevlisi ve emeklilerinin artış oranı yüzde 11.54 olarak gerçekleşti. Devletin alacakları için belirlediği Yeniden Değerleme Oranıyla 1 Ocak itibarıyla MTV, kamu tesisleri, vergi, harç ve cezalar yüzde 43,93 arttı. Bununla birlikte 1 yıllık süreçte kira artış oranı yüzde 58.51, doğal gaz yüzde 60, akaryakıt ve elektrik yüzde 40 artış gösterdi.
Raflardaki fiyatlarda durum çok daha vahim, 12 ayda; yumurta yüzde 115, pirinç yüzde 110, yağ yüzde 85, süt yüzde 70, et yüzde 60 artmış durumda. Maaşlarımız daha artmadan ve elimize geçmeden; marketlerde planlı bir şekilde fiyat artışlarının yapıldığını görüyoruz. Emekçi maaşını henüz almadan, raflardaki zamma maruz kaldı.”
“2023 yılının ağustos ayında yüzde 60 enflasyonun olduğu bir ortamda Hakem Kurulu’nun; ‘hayali düşüncelerle belirlediği’ artışların tek kaybedeni kamu görevlisi ve emeklileridir” değerlendirmesinde bulunan Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:
“Kayıplara göz yumarak, kulaklarımızı kapatarak ya da görmezden gelerek enflasyon sorununu çözemeyiz. Enflasyon hastalığını söküp atmamız gerekiyor. Buna sonuna kadar katılıyor ve destekliyoruz. Enflasyonu azaltmak için sabit gelirlileri baskılamak, harcamalarını kısıtlamak ya da giderlerini daha fazla artırmak tek çözüm yolu olmamalıdır. Alım gücümüzü azaltan, refah seviyemizi düşüren ve eşitsizliği artıran enflasyon mu? Yoksa yüksek enflasyon karşısında yapılan düşük artışlar mı? Bu ayrımı doğru şekilde yapmamız gerekiyor. Fiyatlar yukarı yönlü giderken, maaşlar alım gücü olarak aşağı yönlü devam ediyor. Kısaca belirtmek gerekirse mali olarak sürüklenmemiz devam ediyor.
2025 yılı için TCMB’nin enflasyon tahmini yüzde 21 olarak açıklandı. En iyi ihtimalle gerçekleşme oranı yüzde 30 oldu. Kamu görevlilerine, Hakem Kurulu’nun reva gördüğü zam ise yüzde 6 ve yüzde 5 olmak üzere yüzde 11. Bu da demek oluyor ki; yine enflasyon farkıyla maaşlarımız belirlenecek yani maaşlarımız yine enflasyona ezilecek. İstatistikler aldatıyor fakat gerçekler de canımızı acıtıyor.
Ülkemizin önemli bir kesimi emeği ve alın teri üzerinden gelir elde ederken, parası olanların faiz üzerinden, yatırım ve katkı yapmadan kazanç elde ettiği bir dönemdeyiz. Kompradorlara istediği fırsatı vermememiz gerekiyor. Piyasanın normalleşmesi için devletimizin sunduğu teşvik ve muafiyetleri fırsata çevirerek, ekonominin dar boğazını emekçinin küfesine yüklemeye çalışanlara dur demeliyiz. Sabit ücretliler için ortaya konulan gerekçenin aynısını, sermaye için de göz önünde bulundurulmasını bekliyoruz.”
Yorumlar kapalı.