Merkez Bankası merakla beklenen eylül ayı faiz kararını açıkladı
1. Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizlik yüksek seviyelerini korumaktadır. Bununla birlikte, küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme devam etmiştir. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9; 2026 yılında ise yüzde 2,3 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Küresel talep görünümündeki bozulma ve arz yönlü gelişmeler ham petrol fiyatlarını baskılamaya devam ederken, enerji emtia fiyatları mevcut PPK döneminde gerilemiştir. Diğer taraftan, enerji dışı emtia fiyatları değerli metal fiyatları kaynaklı olarak bir miktar artmıştır. ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve jeopolitik riskler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Küresel belirsizliklerin yüksek seyrettiği ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde, enerji emtia fiyatlarında gerileme gözlenirken, enerji dışı emtialarda sınırlı artış görüldü. Türkiye’de TL kredi ve mevduat faizleri düşüş eğilimindeyken, kredi kartı harcamalarındaki artış bireysel kredi büyümesini yukarı taşıdı. KKM uygulamasında sona yaklaşılırken, kredi politikalarına ilişkin bazı makroihtiyati değişiklikler yapıldı.
2. Enflasyon üzerindeki riskler küresel ölçekte geçerliliğini korurken, merkez bankaları söz konusu riskleri gözeterek faiz indirimlerini sürdürmektedir. Gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişleri devam etmekle birlikte, yüksek seviyesini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
İkinci çeyrekte ekonomik büyüme yüzde 4,8 olurken, sanayi ve hizmetler sektörü büyümeye katkı sağladı. Özel tüketim zayıf kalırken, yatırımlar inşaat ve makine-teçhizat kaynaklı artış gösterdi. Perakende ve sanayi üretim verileri ile kapasite kullanım oranı, iç talepte yavaşlamaya işaret etti. Kurul, son dönemdeki verilerin talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
Ağustos ayında TÜFE aylık bazda yüzde 2,04 arttı ve yıllık enflasyon yüzde 32,95’e geriledi. Gıda ve hizmet kalemlerindeki fiyat artışları belirleyici olurken, dayanıklı tüketim mallarında durgun seyir izlendi. Özellikle kira, ulaştırma ve eğitim gibi kalemlerde fiyat artışlarının devam ettiği vurgulandı. TCMB, bu gelişmelerin enflasyonun ana eğilimini etkilemeye devam ettiğini belirtti.
3. Türk lirası (TL) mevduat faizleri, eylül ayında politika faizinde indirim beklentisinin etkisiyle 25 Temmuz haftasına kıyasla 242 baz puan azalarak 5 Eylül haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 265 baz puan azalarak yüzde 50,2; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 49 baz puan artarak yüzde 65,7; konut kredisi faizleri 262 baz puan azalarak yüzde 39,3; taşıt kredisi faizleri ise 300 baz puan azalarak yüzde 42 seviyesinde oluşmuştur.
Kurul, özetin ilgili bölümünde şu ifadelere yer verdi: “Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemleri enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tutmaktadır. Öncü verilere göre eylül ayında tüketici enflasyonu üzerinde hizmet ile gıda fiyat gelişmeleri öne çıkmaktadır. Göstergeler bu dönemde ana eğilimin bir miktar yükselebileceğini ima etmektedir.” Bununla birlikte, TCMB enflasyon görünümündeki risklerin canlı kalmaya devam ettiğini vurgulayarak, gerektiğinde ilave sıkılaştırma yapılabileceğinin de altını çizdi.
4. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 25 Temmuz – 5 Eylül döneminde yüzde 3,3 seviyesine yükselmiştir. Bu artışta kredi kartı büyümesindeki yükselme etkili olmuştur. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3 seviyesinden yüzde 2,3’e gerilemiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, yüzde 0,7 ile bir önceki PPK dönemi seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir.
Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti şu şekilde:
5. Parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede mevcut PPK döneminde bir dizi değişiklik yapılmıştır. 16 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan krediler için kredi büyüme oranlarının dört yerine sekiz haftada bir hesaplanmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla KKM hesap açma ve yenileme işlemleri (YUVAM hesapları hariç) sonlandırılmıştır. 29 Ağustos hesaplama döneminden itibaren yenileme ve TL’ye geçiş oranına bağlı komisyon uygulamasına son verilmiş, 26 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere Türk lirası payına göre komisyon uygulamasında komisyon oranları; gerçek kişiler için yüzde 3’ten yüzde 4’e ve tüzel kişiler için yüzde 1,5’ten yüzde 2’ye yükseltilmiştir. Son olarak, 7 Ağustos 2025 tarihli Resmî Gazete Kararı ile küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) tanımında esas alınan yıllık net satış hasılatı veya mali bilanço tutarının 500 milyon TL’den 1 milyar TL’ye yükseltilmesi kararının, kredi büyüme kısıtlarında 15 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan kredilerde dikkate alınmasına yönelik değişiklik yapılmıştır.
6. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 25 Temmuz’dan bu yana 8,3 milyar ABD doları artarak 5 Eylül itibarıyla 180,1 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 23 Temmuz’dan bu yana düşerek 10 Eylül itibarıyla 267 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 10 Eylül itibarıyla yüzde 10,4 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 20,2 seviyesine yükselmiştir. Bir önceki PPK toplantı haftasından bu yana yurt dışında yerleşik yatırımcıların pozisyon değişimi hisse senedi piyasasında sınırlı kalırken, değişimin tamamına yakını Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına olmuş ve toplamda 1,0 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.
7. Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH), 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 1,6 oranlarında artmış, büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşmiştir. İkinci çeyrek verilerinin açıklanmasıyla eşzamanlı olarak, TÜİK millî gelir istatistiklerinde ana revizyon gerçekleştirmiştir. Revizyondan en çok etkilenen bileşenler üretim tarafında tarım sektörü, harcama tarafında ise özel tüketim harcamaları ve stok kalemleri olmuştur. Ayrıca idari kayıtların daha etkin ve kapsamlı kullanılmaya başlanması, genel olarak hesaplama yöntemlerinin geliştirilmesi ve mevsim ve takvim etkilerinden ayrıştırma modellerinin gözden geçirilmesi gibi birçok güncelleme yapılmıştır. Revizyon sonrası verilerle ikinci çeyrekte, üretim yöntemiyle yıllık büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olmuş, sanayi sektörünün katkısı ise pozitife dönmüştür. İnşaat sektörü büyümeyi desteklemiştir. Harcama yöntemiyle ise, özel tüketim ve toplam yatırımların yıllık büyümesi hızlanmış, yıllık büyümeye en yüksek katkı nihai yurt içi talepten gelmiştir. Çeyreklik bazda özel tüketimde ilk çeyrekte görülen daralma ikinci çeyrekte devam etmiştir. Toplam yatırımlar ilk çeyrekteki gerilemesinin ardından inşaat ve makine-teçhizat yatırımları kaynaklı artmıştır. Böylece, nihai yurt içi talep çeyreklik bazda büyümeyi sınırlamıştır. Bu çerçevede, ikinci çeyrekte büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşirken nihai yurt içi talebin zayıf seyrini koruduğu değerlendirilmiştir. Öte yandan, küresel ticaret belirsizlikleri ve küresel büyüme görünümündeki toparlanmanın sınırlı kalması sonucunda ihracat gerilerken, öne çekilmiş ithalat kaynaklı olarak net ihracat büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiştir.
8. Temmuz ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,2 oranında azalış, çeyreklik bazda ise yüzde 1,2 oranında artış gerçekleşmiştir. Altın hariç bakıldığında endeks aylık bazda sınırlı, çeyreklik olarak ise ana endeksin büyümesine yakın bir artış göstermiştir. Böylece perakende satışların büyümesi yavaşlamıştır. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi, toptan ticaretteki belirgin gerileme kaynaklı olarak, aylık bazda yüzde 6,5, çeyreklik bazda ise yüzde 3,2 oranında azalmıştır. Hizmet üretim endeksi haziran ayında yüzde 0,5 oranında gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3,1 oranında yükselişinin ardından ikinci çeyrekte yatay seyretmiştir. Kartla yapılan harcamalar temmuz-ağustos döneminde artmıştır. Diğer yandan, kart kullanım oranında son yıllarda görülen artışın etkisi dışlandığında tüketim harcamalarının daha ılımlı gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Beyaz eşya satışları haziran-temmuz döneminde gerilemiş, otomobil satışları ise ağustos ayındaki ivmelenmenin etkisiyle temmuz-ağustos döneminde çeyreklik bazda artmıştır. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, yılın üçüncü çeyreğinde kayıtlı iç piyasa siparişlerindeki zayıf seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Özetle, yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu göstermektedir.
9. İkinci çeyrekte sanayi sektörü katma değeri yıllık bazda yüzde 6,1, çeyreklik bazda ise yüzde 2,3 oranında artarak ilk çeyreğe kıyasla daha güçlü bir sanayi faaliyetine işaret etmiştir. Bu çerçevede, sanayi katma değeri, ikinci çeyrekte büyümesi yavaşlayan sanayi üretiminden ayrışmıştır. Bu dönemde, çeyreklik sanayi üretimi artışına en yüksek katkıların, tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörlerden gelmesinin, sanayi üretim göstergeleri ile milli gelir içinde yer alan katma değer göstergesi arasındaki ayrışmayı kısmen açıklayabileceği değerlendirilmektedir. Temmuz ayında ise sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,8 oranında gerilerken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5,0 oranında artmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi, temmuz ayı itibarıyla üçüncü çeyrekte yüzde 0,3 oranında sınırlı bir düşüş kaydetmiştir. Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık azalış daha sınırlı olurken, çeyreklik bazda üretimde daha yüksek oranlı bir gerileme gerçeklemiştir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, üçüncü çeyrekte imalat sanayinde faaliyetin görece zayıf seyrettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı gerilemeye devam ederek temmuz-ağustos döneminde ikinci çeyreğe kıyasla 0,9 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise, ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 0,8 oranında sınırlı bir yükseliş kaydederken, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 oranında artmıştır.















