Mete Buyurgan, Ülker’in CEO’su olarak hem yerel hem de uluslararası alanda büyük bir sorumluluk taşıyor. Murat Ülker, Buyurgan’ın bu sorumluluğu, işi kendi işi gibi sahiplenerek büyük bir özveriyle yerine getirdiğini ifade ediyor. Ülker’in büyüme yolculuğu İstanbul’daki bir bisküvi atölyesinden başlayıp, günümüzde Kazakistan’dan Mısır’a, Romanya’dan Suudi Arabistan’a kadar uzanan uluslararası bir başarıya dönüşmüş durumda.
Ülker’in bu başarıyı elde etmesinin altında yatan temel unsurlardan biri, şirketin stratejik hamleleri ve sürekli inovasyona olan bağlılığı. Bu süreçte dikey entegrasyonun da önemine dikkat çekiliyor; Ülker’in ambalaj, yağ ve süt gibi ana girdilerin üretimine yönelik yatırımları, şirketin sürdürülebilir büyüme yolculuğunun önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.
Buyurgan, inovasyonun Ülker’in DNA’sında yer aldığını belirtiyor. Ülker’de yeni bir ürün ortaya çıktığında bunu bir “çocuk doğmuş” gibi gördüklerini dile getiriyor. Şirketin temel amacının tüketicilere her lokmada mutluluk sunmak olduğunu söyleyen Buyurgan, bu mutluluğu yaratmak için sürekli yeni lezzetler ve deneyimler sunmanın gerekliliğini vurguluyor. İnovasyonun sadece yönetim kadrosunun değil, herkesin katılımıyla sağlandığı bir yapı oluşturduklarını belirten Buyurgan, çalışanların özgürce fikirlerini paylaşabileceği bir ortam yaratmanın önemine değiniyor.
Son yıllarda Ülker’in rekabet avantajının inovasyona dayandığını dile getiren Buyurgan, örnek olarak Dubai esintili Ülker Çikolata’yı gösteriyor. Sosyal medyada viral olan bu ürünü kısa sürede üretip milyonlarca tüketiciye ulaştırdıklarını belirten Buyurgan, inovatif fikirlerin hızlı bir şekilde sahada uygulanmasının başarının sırrı olduğunu ifade ediyor.
Röportajda liderlik üzerine de derin bir sohbet gerçekleşiyor. Buyurgan’a göre iyi bir liderin en önemli özelliği empati yeteneği ve vizyon sahibi olması. Liderlik, sürekli gelişen ve öğrenmeye açık bir süreç olarak tanımlanıyor. Ayrıca liderin, her durum için farklı şapkalar giyebilmesi ve duruma göre esneklik göstermesinin önemine dikkat çekiliyor.
Buyurgan, liderliğin, kısa vadeli hedefler kadar uzun vadeli stratejik vizyon gerektirdiğini ve liderlerin sadece sonuçlara değil, ekosistemlerine de hakim olmaları gerektiğini belirtiyor. Özellikle küresel organizasyonlarda farklı kültürlerle uyum içinde çalışmanın liderlik açısından büyük bir zenginlik olduğuna inanıyor.
Yorumlar kapalı.