Roma döneminde Scutari, Bizans döneminde ise Skudarium adıyla anılan Üsküdar, 1078 yılında Selçukluların egemenliğine girdi. Osmanlı döneminde “Üsküdar” ismini alan ilçe, tarihi sürecini günümüze kadar taşıdı. Bu yönüyle hem tarih meraklıları hem de şehir kültürünü deneyimlemek isteyenler için cazip bir durak haline geldi.
Mihrimah Sultan Camii: Mimar Sinan’ın 16. yüzyılda inşa ettiği bu eser, Osmanlı mimarisinin zarafetini yansıtıyor. Cami, hem dini hem de kültürel bir durak olarak ziyaret ediliyor.
Son yıllarda Avrupa Yakası’ndaki yoğunluğu ve kalabalığı geride bırakmak isteyen yerli ve yabancı ziyaretçiler, Anadolu Yakası’ndaki Üsküdar’a yöneliyor. Sakinliği, tarihi atmosferi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan Üsküdar, alternatif İstanbul deneyimi arayanlar için cazip bir destinasyon haline geldi.
İLÇENİN SİMGELERİ TURİSTLERİN İLGİ ODAĞI
Salacak Sahili: Boğaz manzaralı yürüyüş yapmak isteyenler için Salacak, huzurlu ortamıyla tercih ediliyor. Gün batımı eşliğinde Kız Kulesi’ni izlemek için ideal bir nokta.
İSTANBUL’UN EN ÖZEL DURAĞI
Üsküdar, sahip olduğu 33 mahallede hem doğal hem de kültürel değerleriyle öne çıkıyor. Bölgedeki simge haline gelen yapı ve alanlar, ziyaretçilerin ilgi odağında:
Kuzguncuk: Ahşap evleri, renkli sokakları ve nostaljik havasıyla bilinen Kuzguncuk, sanat galerileri ve butik kafeleriyle geçmişle bugünü buluşturuyor.
Üsküdar, geçmişten bugüne uzanan tarihi, doğal güzellikleri ve modern yaşamla kurduğu dengeyle İstanbul’un en özel noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Semt, hem keşfetmek hem de dinlenmek isteyenleri tarihi bir yolculuğa davet ediyor.
Çamlıca Tepesi ve Kulesi: Şehrin en yüksek noktalarından biri olan Çamlıca Tepesi, İstanbul’un panoramik manzarasını sunarken, modern tasarımıyla dikkat çeken Çamlıca Kulesi ise kente yeni bir siluet kazandırıyor.
Beylerbeyi Sarayı: Osmanlı döneminde diplomatik konukların ağırlandığı bu saray, mimarisi ve Boğaz manzarasıyla ziyaretçileri etkiliyor.













Yorumlar kapalı.