Ekonomim gazetesinden Yener Karadeniz’in haberine göre, güvenli liman olarak adlandırılan altın, yılbaşından bu yana önemli yükselişteydi. Eylül ayının ilk gününe göre gerilese de yılbaşında bin 953 TL olan altın yüzde 40,14 oranında değer kazandı. Gram altın fiyatı son bir yılda ise yüzde 64,34 arttı. Mevduat faizleri ise bankaya ve vadeye göre değişmekle birlikte Merkez Bankası verilerine göre hali hazırda yüzde 60’a yakın seyrediyor. Ancak altın fiyatları gerek küresel piyasa gerekse yurtiçi ekonomik gelişmelere göre yön bulduğu için mevduat faizine göre daha fazla risk taşıyor. Bu anlamda risk almak istemeyen yatırımcıların mevduat faizinin yüksek gelirine kapıldığını anlatan Özboyacı, “İç piyasaya gelince artan faiz oranlarından sonra hane halkının tasarruf tercihi değişti ve altın talebi neredeyse dip yaptı. Yine Turizmde yaşanan düşüş ve gelen turistin düşük bütçeli olması da katkı yapmadı” değerlendirmesinde bulundu.
Altına talebin düşüşünde bir diğer neden ise geçen yıl ağustos ayında altın ithalatına getirilen kota ile yurtdışı ile açılan fiyat farkı etkili oldu. Seçim öncesi kg başına 5 bin dolara kadar çıkan fark, halihazırda 2 bin dolar civarında. Yani yerli ya da yabancı tüketiciler, Türkiye’de altına yurtdışından çok daha yüksek fiyatla ulaşıyor. Bu da özellikle yabancı talebini negatif etkiliyor. Özboyacı, “Şu anda fark 2 bin dolar. Aşırı bir altın talebi olmamasına rağmen yine de fark var. Ekim ayında düzenlenecek fuar öncesinde farkların bu seviyede kalması ve artma ihtimalinden dolayı ihracatçılarımız oldukça endişeli” açıklamasında bulundu.
Kuyumcukent’te faaliyet gösteren Önder Kıymetli Madenler Genel Müdürü Enes Uyanık da fiziki altına talebin düşük seyrettiğini dile getirerek, “Hem yerli hem de yabancı altın almıyor. Yabancı fiyat farkı nedeni ile almıyor ama yerlide de durum çok farklı değil. Altın fiyatları çok yükseldi ama bu dönemde insanlara yüksek faiz daha cazip geliyor. Altın her ne kadar daha yüksek getiri sunsa da risk taşıyor. Bu da daha garanti bir getiri sunan faizi cazip hale getiriyor. Önümüzdeki dönemde faizler düştüğünde tekrar bir canlanma olacaktır. Ancak faizler böyle kaldığı sürece insanlar fiziki altından ziyade faiz getirisini daha avantajlı buluyor. Altının riski var çünkü düşebilir de çıkabilir de. Ama faizde öyle bir risk yok. Yüzde yüz garanti bir getiri sunuyor” ifadelerini kullandı. Düşük talebin henüz sektöre olumsuz yansımasının gözlenmediğini belirten Uyanık, üretimin devam ettiğini, sektörün “bekle gör” durumuna geçtiğini dile getirdi.
Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Darphane’nin basım adedindeki düşüşü şöyle yorumladı: “İstanbul Altın Borsası’ndaki işlem hacmi önceki gün itibari ile 155 kilo iş olmuş. Darphane’ye gidilmemesinin bir gerekçesi de altın dışarıya göre primli olduğu için ancak aşırı bir talep olduğunda oraya gidiliyor. Şu an stoklardan tüketiliyor. Basımın düşük olmasının bir sebebi de bu. Zaten epeyce prim yaptığında altın stoklanmış verilmemişti piyasaya. Talep çok yüksek demiyorum ama bir dengelenme var. Bunun bir gerekçesi de yurtdışında altın fiyatları yükselecek, faiz indirimleri başlıyor. Onun da bir yansıması olur” ifadelerini kullandı.
Fiziki altın talebi düşerken altın mevduatında tam tersi bir durum yaşanıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bu yıl ocak ayında gerçek kişilerin 845 milyar TL olan kıymetli maden depo hesaplarının büyüklüğü, 7 ayda 162 milyar TL arttı. Ocak ayına göre yüzde 19,17 oranında artan gerçek kişilerin altın depo hesaplarının büyüklüğü 1 trilyon 7 milyar TL’ye ulaştı. Aynı dönemde gerçek kişilerin TL mevduatların büyüklüğü ise yüzde 22 artışla 4 trilyon 859 milyar TL’den 5 trilyon 932 milyar TL’ye çıktı.
Altın piyasası sadece düşük talep ile değil, yatırımların yurtdışına yönelmesi ile de gündemde. Ercan Özboyacı, hem yerli hem de yabancı tarafında yatırımların yurtdışına yöneldiği bilgisini vererek, “Pandemi sonrası Ortadoğulu firmalar merkezlerini Kuyumcukent’e taşımış, dükkanların hava parası 200 bin dolara fırlamıştı. Bugün Kuyumcukent’in yarı yarıya boşaldığını görebilirsiniz” dedi. Yerli şirketlerin de merkezlerini Türkiye dışına taşımaya başladığını kaydeden Özboyacı, Mısır, Dubai ve Irak gibi ülkelere göçün hızlandığını son 6 ayda sadece Mısır’a 1 milyar dolarlık sermayenin gittiğini kaydetti. Öte yandan Özbekistan’ın Kuyumcukent benzeri yapı oluşturmak için Türkiye’yi ziyaret ettiğine dikkat çeken Özboyacı, “Bize öğretin, bizi eğitin, diyorlar ama bizim elimizdekini almaya geliyorlar” diye konuştu.
Yorumlar kapalı.