Dolar/TL Kurunda Serbest Piyasa İsyanı ve Merkez Bankası’nın Çaresiz Çabaları
Ekonomi cephesinde ise serbest piyasada, yani döviz büroları ve kuyumcularda, Dolar/TL kurunda bankalararası piyasaya kıyasla 20-30 kuruşluk dikkat çekici bir makas açıldığı gözlemleniyor. Şu an itibarıyla ekrandaki 39.35 TL olan Dolar/TL kuru, çarşıda 39.50-60 TL seviyelerine, hatta 39.60 TL’ye doğru yükseliyor. Bu durum, Merkez Bankası’nın kuru tutma çabalarını fark eden bireysel ve kurumsal yatırımcıların fiziksel döviz talebinin bankalardan serbest piyasaya kaydığının net bir işareti olarak yorumlanıyor. Merkez Bankası’nın tüm bankaların ve döviz bürolarının üzerinde “boza pişirmesine” rağmen, bu makasın açılması, 19 Mart 2025’te Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı haberleriyle doların bir anda 36 liradan 41 liranın üzerine fırlaması gibi, dolarda yaşanacak hareketliliğin habercisi kabul ediliyor. Merkez Bankası, doları tutmaya çalışsa da, 39.15 ve 39.30 TL’deki barikatların birer birer yıkıldığı görülüyor. Net rezervleri eksi 59 milyar dolar seviyesindeyken ifade edilen 16 milyar dolarlık rezervin gerçek olmadığı, carry trade yoluyla ülkeye giren 2-3 milyar dolarlık paranın ise Bayram sonrası hızla çıkış yaptığı belirtiliyor.
Merkez Bankası’nın 19 Haziran 2025 Perşembe günü faiz indirmekten başka çaresinin olmadığı vurgulanıyor. Ancak bu indirim, piyasayı kandırmaya yönelik olabilir: Haftalık repo faizi %46’dan %42.50-%43’e çekilse de, üst banttan fonlama yaparak gerçek faiz %45-46 civarında tutulabilir. Bu çöküş, Türkiye’nin ana para ödemesinden daha fazla faiz ödeyen bir konuma geldiğini ve uzun vadeli borçlanma faizlerinin %40 civarına, 2-5 yıllık tahvillerde ise %35-45 arasına yükseldiğini gösteriyor. Hazine, 5 Mayıs 2025’te 2 yıllık tahvile %47.19 bileşik faiz ödeyerek borçlandı. Türkiye’deki gerçek ekonomik durumu daha yakından takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Enflasyon Tartışmaları ve Hükümetin Ekonomi Politikalarına Yönelik Eleştiriler
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in enflasyonun düştüğüne dair açıklamaları sert bir şekilde eleştiriliyor. Kendisinin dahi TÜİK’in açıkladığı verilere inanmadığı, aksi takdirde Hazine’nin %47.19 gibi yüksek bir oranla borçlanmayacağı iddia ediliyor. Gerçek enflasyonun %29-35 aralığında yapışkan bir seyir izlediği, TÜİK’in ise özellikle memur maaş farkları, emekli maaş zamları ve asgari ücret düzenlemeleri için enflasyon verilerini kasıtlı olarak düşük gösterdiği grafiklerle açıklanıyor. Resmi enflasyon %35 olarak açıklansa da, bağımsız ENAG’a göre %71, İstanbul Ticaret Odası’na göre ise %48 seviyesinde. Türkiye, resmi enflasyonuna göre bile dünyadaki en yüksek beş enflasyon oranına sahip ülkeden biri konumunda. Mehmet Şimşek’in bu duruma rağmen televizyonlarda özgüvenle konuşması, kamuoyunda tepkiye neden oluyor.
Siyasi Çalkantılar ve Medya Üzerindeki Baskı
Ülkede siyasi hareketlilik de dikkat çekiyor. İran gerilimi ve bölgesel tansiyonun yükselmesiyle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine değişikliği için bu gündemi bir fırsat olarak değerlendirebileceği, Mehmet Şimşek ve Fatih Karağan’ın biletinin kesilebileceği belirtiliyor. Ayrıca, CHP ile ilgili mahkeme kararları sonrasında 30 Haziran’da yeni bir şok dalgası beklentisi var. Halk TV patronu Cafer Mahiroğlu hakkında suç örgütü üyeliği ve ihaleye fesat karıştırma iddialarıyla yakalama kararı çıkarılması, Saray’dan CHP ve İmamoğlu ile hareket eden işadamlarına yönelik bir baskı dalgasının işareti olarak yorumlanıyor. Bu, medyaya ve iş dünyasına “ya hizaya geleceksiniz ya da kayyım atanacak/hapse gireceksiniz” mesajı olarak algılanıyor.
Yatırım Tavsiyeleri ve Güvenli Limanlar: Altın ve Gümüş Yükselişte
Bu belirsiz dönemde nakitin “kral” olduğu ve emtia sepetinde bulunulması gerektiği vurgulanıyor. Borsaya veya TL mevduata geçmenin “cesaret madalyası gerektirecek kadar riskli hamleler” olduğu belirtiliyor. Doların ardından en güvenli limanın altın olduğu, küresel merkez bankası rezervlerinin %46’sının ABD doları, %20’sinin ise altına kaydığı görülüyor. Bu durum, ABD’nin borçlarını devalüe ederek ve tahvillere para çekerek yönetme çabasıyla ilişkilendiriliyor. Spot altının ons fiyatı 3389 dolardan işlem görürken, 3100 dolara doğru geri çekilmelerin alım fırsatı sunduğu, yıl sonunda 3900 dolar, İran savaşı patlak verirse 4000-5000 dolar seviyelerinin bile görülebileceği tahmin ediliyor. Türkiye’de ise gram altının 4312 TL, çeyrek altının ise 7200 TL’ye ulaştığı bildiriliyor. Fiziksel altına olan talebin Trump tarafından sıfır gümrük vergisi ile desteklenmesi ve Mehmet Şimşek’in altın ithalatını yasaklamasının ülkeye büyük fırsat kaybettirdiği eleştirisi yapılıyor. Yastık altındaki altınların bir savaş halinde ülkeyi kurtarabilecek potansiyele sahip olduğu belirtiliyor.
Gümüş de altının yanı sıra önemli bir yatırım aracı olarak öne çıkıyor. Gümüşün onsu 36.27 dolardan işlem görürken, 37-39 dolar aralığının hedeflendiği ve 47.75 dolara kadar yükselebileceği öngörülüyor. 999 ayar has gümüşün 46 TL olduğu ifade ediliyor. Ancak fonlar ve borsa yatırım fonları yerine fiziki altın ve gümüş alımının, özellikle potansiyel stopaj vergisi artışları düşünüldüğünde, daha güvenli olduğu belirtiliyor. Bu tür piyasa analizlerini detaylıca incelemek için https://www.avazturk.com platformunu ziyaret edebilirsiniz.
Gayrimenkul Piyasasında Barınma Krizi ve Çözüm Önerileri
Yorumlar kapalı.