BM’nin verilerine göre, 1960’ta doğan bir kişi ortalama 52 yıl yaşamayı beklerken, bugün bu rakam 73 yılın üzerine çıktı. 2050’ye kadar yaşam beklentisinin 77 yıla ulaşması öngörülüyor. Ancak bu uzun yaşam, kronik hastalıklarla mücadeleyi de beraberinde getiriyor.
110 yaş ve üzerine ulaşmak, çok daha nadir bir durum. Boston Üniversitesi’nin araştırmasına göre, her 5 milyon ABD’liden yalnızca biri bu yaşa kadar ulaşabiliyor. Süper asırlık olarak adlandırılan bu kişiler, genetik yapılarındaki özel faktörler sayesinde dikkat çekiyor.
Biyogerontoloji uzmanlarına göre, uzun yaşamın sırrı büyük ölçüde genetik faktörlerde yatıyor. Ancak süper asırlık bireylerin bazı sağlıksız alışkanlıkları bile uzun ömürlerine engel olmuyor. Örneğin, 122 yaşında ölen Jeanne Calment, sigara içiyor ve çikolata tüketiyordu.
Uzmanlar, insan ömrünün sınırlarının ilerleyen yıllarda daha da genişleyebileceğini düşünüyor. Washington Üniversitesi’ndeki araştırmacılara göre, 2100 yılına kadar 130 yaşına kadar yaşayan bireylerin görülmesi mümkün.
Dünya genelinde yaşayan en yaşlı 50 kişinin tamamı kadın. Bu, genetik ve biyolojik avantajların uzun yaşamda etkili olduğunu gösteriyor.
Odatv’de yer alan habere göre, yaşlanma uzmanları, daha uzun yaşamak kadar, yaşam kalitesini artırmanın da önemine dikkat çekiyor. King’s College’dan Dr. Richard Siow, yaşa bağlı sağlık sorunlarının nasıl geciktirilebileceğinin daha fazla araştırılması gerektiğini vurguluyor.
Yorumlar kapalı.