Güldüğünüzde, gözlerinizin ve yanaklarınızın etrafındaki kaslar kasılır ve yüzünüzün bir dizi eğlenceli ifadeyle canlanmasını sağlar. Üstüne üstlük, kahkaha atarken garip sesler çıkarırsınız, “HA HA” ve “HE HE” senfonisi gibi. Eğer kahkaha atan birini görmeye aşina değilseniz, bu size tuhaf gelecektir.
Haberturk’te yer alan habere göre, gülmenin mekaniğini iki ana bileşene ayırabiliriz: Gövde bölgesindeki görünür hareketler ve hepimizin tanıdığı imza sesler; HA HA, HE HE, HO HO vb. Bu iki bileşen birbiriyle bağlantılı.
Güldüğümüzde kuvvetli bir şekilde nefes veririz. Verilen hava, nefes borusundan dışarı çıkar ve çıkarken ses kutusuna veya gırtlağa baskı uygular. Bu da ses tellerinin titreşmesine ve kahkahanın karakteristik ‘ha ha’ seslerini üretmesine neden olur.
Ekshalasyonun (nefes verme) yoğunluğu gövde bölgesindeki kas kasılmalarına bağlıdır. Gülerken karın kasları kasılır ve bu da akciğerlerdeki hacmi azaltır. Bu düşüş, akciğerlerin etrafındaki basıncı yükselterek ekspirasyon çıkışının artmasına neden olur.
Güçlü ekshalasyonlar (nefes verme), yoğun gülme nöbetleri sırasında karnınızda hissettiğiniz rahatsızlığa neden olan önemli bir faktördür. Karın kasları devreye girdikçe diyaframa ve iç interkostal kaslara baskı uygulayarak diyafram kasılmalarına yol açar ve bu da çevredeki karın organlarını etkileyerek ağrı veya rahatsızlığa neden olur.
Kahkahanın gövde kasları üzerinde fiziksel bir talep yarattığı gerçeği bilimsel olarak doğrulanmıştır. Bunu kanıtlamak için bilim insanları, kahkaha yogası sırasında gövde kaslarının aktivasyonunu geleneksel sırt kaldırma egzersizleri ve mekik hareketleriyle karşılaştıran bir çalışma yürüttü. Çalışmanın sonuçları oldukça ilginçti.
Bilim insanları, yan taraflarımızda yer alan bir dizi karın kasının (iç oblikler) kahkaha yogası sırasında geleneksel egzersizlere kıyasla daha fazla hareket gösterdiğini tespit etti.
Yorumlar kapalı.