Özellikle internette yer alan ve uykusuzluk zararları üzerine odaklanan içerikler, bireylerde uyku kalitesi hakkında ciddi kaygılar oluşturabiliyor.
Bu durum, kişilerin her gece ideal kabul edilen sekiz saatlik uykuya ulaşamama korkusunu tetikleyerek bir kısır döngüye yol açıyor.
Toplumda yaygınlaşan bu uyku stresi, bireylerin dinlenmesini olumsuz etkileyen önemli bir problem olarak öne çıkıyor.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre, vücudumuz, uyku döngüsü boyunca yaklaşık 90 dakikalık periyotlarla hafif uykudan derin uykuya doğru ilerler. Bu doğal döngüde hafif uyku aşamasında uyanmak son derece yaygın bir durumdur.
Çoğu zaman kendiliğinden tekrar uykuya dalınır. Ancak stres ve kaygı durumlarında veya dış etkenlerin etkisiyle uyanıldığında, tekrar uykuya dalmak zorlaşabilir.
Bu anlarda sakin kalmak ve saate bakmaktan kaçınmak, kaygının artmasını önleyecektir. Uykuya dönüş için kitap okumak, sakinleştirici müzik dinlemek veya kısa süreliğine yataktan kalkıp aktif olmak gibi yöntemler denenebilir.
Oxford Üniversitesi’nden Sirkadiyen Nörobilim Profesörü Russell Foster’ın da belirttiği gibi, uykuyu ‘bastırılması gereken bir canavar’ olarak görmek yerine ‘kucaklanacak bir dost’ olarak algılamak, uyku düzeni üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır.
Pek çok kişi uyku sorunlarından ziyade, gün içinde biriken kaygı ve stres problemlerinden muzdariptir. Bu nedenle, yatmadan önce zihni sakinleştirmeye yönelik aktiviteler büyük önem taşır.
Gün içinde yoga, meditasyon, düzenli egzersiz ve farkındalık (mindfulness) pratikleri gibi rahatlatıcı teknikleri uygulamak, stres yönetimine yardımcı olabilir.
Yorumlar kapalı.