Muhalefet partilerinin, “Halkın gündemi yeni anayasa değil” iddiasına karşı çıkan Uçum, bu görüşü “çarpıtma olmanın yanında fikri yetersizliğe de işaret ediyor” sözleriyle savundu.
Uçum, halkın anayasa konusundaki taleplerinin doğrudan hukuki metinler olarak değil, daha çok siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda ortaya koyduğu beklentilerin anayasal normlara dönüşmesiyle anlaşılması gerektiğini belirtti. “Halkın sisteme ilişkin daha iyiye yönelen beklentilerini karşılamak konusunda kanun veya tali mevzuat yetersiz kalırsa bunlar için anayasal norm ihtiyacı doğar” diyen Uçum, bunun da halkın anayasa talebi olarak anlaşılması gerektiğini belirtti.
Uçum, “Yani demokratik siyasetin görevi, halkın somut olarak hangi konu olursa olsun daha adil ve iyi işleyen bir düzen isteğini -anayasa altı normlarla karşılanamayan talepler açısından- anayasal değişim ihtiyacı olarak tercüme etmektir. İşin esası budur” ifadelerini kullandı.
Açıklamasını örneklerle anlatan Uçum, pahalılıkla mücadelede tavan fiyat uygulaması beklentisinin, makul ve insanca yaşam hakkının anayasal güvence altına alınmasının ve vatandaşların asgari geçim hakkına ilişkin taleplerinin anayasal talepler olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Uçum, ayrıca, halkın seçmen iradesinin daha etkin yansıması amacıyla “geri çağırma hakkı” gibi anayasal yeniliklerin de gündemde olması gerektiğini ifade etti.
“Halkın yasama süreçlerinde daha aktif olma isteği anayasada yer alması gereken, halkın kanun teklif etmesine ilişkin bir hak ve yetki talebi olarak kabul edilebilir” diyen Uçum, şu ifadeleri kullandı: “Bunlar gibi her alan için ve çok sayıda örnek verilebilir. Görüldüğü gibi “halkın gündeminde yeni anayasa talebi yok” görüşü, halkın taleplerinin devrimci dinamiğini ve gelecek perspektifini göz ardı eden, olgusal karşılığı olmayan, yüzeysel bir tespittir.”
Siyasal anayasa hakkında ifadeler de kullanan Uçum, “Halkın sisteme ve düzene ilişkin tasavvuru ile daha iyiye yönelik taleplerinin ve ihtiyaçlarının ortaya koyduğu anayasadır. Siyasal anayasanın unsurlarını halkın demokratik ve meşru temsilcisi olan siyasi partilerden ‘talep siyaseti’ yapanların programlarında daha net olarak görmek mümkündür. Halkın ortaya koyduğu siyasal anayasanın hukuksal tercümesinin yapılarak halkın temsilcilerinden oluşan Mecliste bütünsel bir kanun olarak kabul edilmesi ve halkın onayıyla yürürlüğe girmesi halinde ise hukuken yeni anayasa söz konusu olur” ifadelerini kullandı.















Yorumlar kapalı.