Seçimden önce AKP’nin mülakatı kaldıracağız demesine karşın şimdi de ‘mülakat gibi mülakat’ dediğine dikkat çeken Emir, şunları söyledi:
“Bir yönüyle yirmi yıldır yaptıkları mülakatların aslında subjektif, aslında kendi yandaşlarını mesleğe kabul ettikleri, haklının hakkını yedikleri mülakatlar olduğunu itiraf etmiş oluyorlar. Ama bir yandan da mülakata devam edeceklerini ilan ediyorlar. Bu ülkenin yetişmiş öğretmenleri, umutla atanmayı bekleyen öğretmenler, beklemeye devam edecekler. Hak edenler bir yanda tutulacak ama AKP örgütlerinde hazır olan listelerle öğretmenler alınmaya devam edecek.
Bu bir milyon öğretmene diyorlar ki, ‘Siz eksik yetişmişsiniz, siz yeterli değilsiniz, sizden öğretmen olmaz.’ Dolayısıyla bir milyon atanmayan öğretmen diye bir şey yok. Hemen bir hokus pokus yapıyorlar. ‘Biz seçeceğiz, alacağız. İki yıl boyunca değerlendireceğiz, eğitim vereceğiz. Arada bunlar memur olmayacaklar. Asgari ücret alamayacaklar, statüleri belli değil. Ama sonrasında bakacağız. Gözden kaçanlar var ise sınavda, onları da eleyeceğiz. Birazcık demokrat, birazcık Atatürkçü, olanlar varsa onları da eleyeceğiz ve sonunda da bulduğumuz kişileri öğretmen yapacağız’ diyorlar. Bu yasaya karşı direnişimizi sürdüreceğiz ve bu yasaya karşı da tüm Türkiye’den ses bekliyoruz.
Bu yasayı hazırlarken bilim insanlarının, öğretmenlik mesleği örgütlerinin, üniversitelerin, sivil toplumun, velilerin, öğrencilerin görüşlerini almadılar. Bakanlığın koridorlarında, kapalı kapılar ardında hazırladılar. Şimdi de önümüze getirdiler ve özellikle Eğitim Sen, Eğitim-İş gibi eğitimle birinci dereceden ilgili olan öğretmen örgütleri bu yasaya karşı eyleme geçtiler. Dün biz Meclis’te Genel Kurul’da bu yasayı görüşürken Eğitim-İş ve Eğitim-Sen’li öğretmenlerimiz Meclis’in yanı başında yürümek istediler. Birinci Meclis’e gitmek istediler. Milli Eğitim Bakanlığı’na seslerini duyurmak istediler ama orantısız bir polis şiddetiyle karşılaştılar. Bunu protesto ediyoruz. Bu asla kabul edilemez. Demokratik toplumun en temel gereği insanların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkıdır. Anayasal bir haktır. Bu haklarını kullanmalarının önüne geçildi, 11 gözaltı yapıldı. Genel Kurul’da bu yasaya karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Emir basın toplantısında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i de sert sözlerle eleştirdi. Şimşek’in emeklileri ve asgari ücretle çalışanları suçlayıcı ifadeler kullanmasına tepki gösteren Emir şunları ifade etti:
“Ülkemizin en temel sorunu geçimsizlik, yoksullaşma. Bıçağın kemiğe dayandığı bir süreci yaşıyoruz. Asgari ücretliler ve emekliler açısından vahim bir durum söz konusu. Mehmet Şimşek, sen niye geldin, enflasyonu hayat pahalılığı çözecektin, ekonomiyi rayına oturtacaktın. Şimdi saldırganlaşıyorsun. Bir teknisyen gibi ekonominin sorunlarını çözmek yerine giderek siyasal bir dil kullanıyorsun. Asgari ücretlileri suçluyorsun, emeklileri suçluyorsun. Diyorsun ki, ‘Bunlar talep yaratmasalar, bunların cebinde para olmasa enflasyon bitecek.’ Bunun için sana gerek yok ki. Bunu herkes çözer. Vatandaşın cebinde bir kuruş bırakmazsın, bir gramlık mal alamaz vatandaş enflasyon da biter. Bunun için Londra’dan gelmene gerek yoktu. Şimdi empatiden uzak vatandaşı anlamayan Türkiye’nin sorunlarını görmek istemeyen ve sorumluluktan kaçan bir tutumun var. Gideceğini anladın, suyunun ısındığının farkındasın, Tayyip Erdoğan’ın seninle işinin azaldığını, yeni bir isimle yeni bir hikayeyle yola devam edeceğini hissetmiş olmalısın ki şimdi de artık vatandaşa gerçekten vurdumduymazlıktan, vatandaşı aşağılamaya varabilecek sözlerle tartışmaların içine giriyorsun. Olacak şey değil. Vatandaş ayağını yorganına göre uzatmalıymış. Vatandaşın yorganı mı kaldı. Sizin gibiler vatandaşı nereden bilecek? Vatandaşın yiyecek ekmeği kaldı mı? Cebinde bir kuruşu kaldı mı?
Yorumlar kapalı.