Arpaguş, törende yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı görevini bugüne kadar büyük bir fedakarlık, samimiyet ve gayretle yürüttüğünü belirterek, Erbaş’a teşekkür etti. Arpaguş, “Diyanet İşleri Başkanlığımızın üstlendiği vazife, yalnızca idari bir görev değil aynı zamanda ilim, irfan ve hikmetle yoğrulmuş bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Görevini devreden Ali Erbaş ise “İlk günden itibaren birlikte çalıştığımız çok kıymetli hocalarımızla çok güzel işler yaptığımızı düşünüyorum” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı dönemi boyunca sık sık eleştirilerin odağında olan Erbaş’ın şu sözleri ise dikkat çekti:
“Kınayanın kınamasına aldırmadan zorluklara göğüs gererek emanet aldığımız ilmek ilmek dokuyarak getirmiş olduğu noktadan daha yukarılara bütün mesai arkadaşlarımızla getirmeye gayret ettik. Aldığımız dualar inşallah amel defterimizde karşımıza çıkacaktır.”
Erbaş’ın başkanlığı, çeşitli tartışmalarla damga vurdu. Görev süresi boyunca Diyanet’in bütçesi, bakanlıkları aşan boyutlara ulaşırken, lüks araç alımları ve VIP organizasyonlar eleştirilerin odağı oldu. Örneğin, Erbaş’ın Audi A8 makam aracı talebi ve kullanımı, “tasarruf çağrılarına rağmen israf” olarak nitelendirildi. Diyanet, 2024’te bu aracı iade ettiğini duyursa da tartışmalar yıl boyu sürdü. Erbaş, bir söyleşide “Bize bir Audi’yi çok gördüler” diyerek savunmuştu.
Benzer şekilde, “İki milyon hacı adayı sırada bekliyor” açıklamasına rağmen, eşi ve akrabalarının kurasız VIP hacca götürülmesi tepki çekti. Lüks otellerde düzenlenen toplantılar ve devlet bütçesinden basılan kitaplar da kamu kaynaklarının kullanımını sorgulattı.
Kurumun resmi bayramlardaki tutumu da eleştirilere yol açtı. Erbaş döneminde, milli bayram hutbelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün adı anılmadı ve Anıtkabir ziyareti yapılmadı. Bu durum, Diyanet personelinde bile “Atatürk’e duayı çok mu görüyor?” tepkilerine neden oldu.















