Emine Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Çankaya Köşkü’nde düzenlenen “Yüzyılın Anıları Geçmişten Günümüze Kültürel Diplomasi Programı”nda kadın büyükelçiler ve büyükelçi eşleriyle bir araya geldi.
Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Emine Erdoğan, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, bağımsızlık savaşımızın kalbinde, Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek kadınlarımızla, bir arada olmaktan gururluyum.” ifadesini kullandı.
“Gönül coğrafyası” olarak bilinen toprakların Türklerin tarih boyu kurdukları bütün devletlerin ulaştığı fiziksel sınırların çok daha ötesinde olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, ecdadın barış ve hoşgörü ikliminin varlığını sürdürdüğünü söyledi.
Balkanlardan Yemen’e, Kudüs’e, Hicaz’a, Afrika’ya kadar çoğunluğu hayırsever kadınların banisi olduğu vakıfların, hala yaşatıldığını vurgulayan Emine Erdoğan, “Milletimizin ismi, dünyanın bütün mazlumlarının gönül mabetlerinde, merhamet, şefkat, cömertlikle özdeşleşiyor.” diye konuştu.
Büyükelçilerin de görev yerlerinde dokundukları hayatlarla, bütün dünyayı gönül coğrafyasına kattıklarını belirten Emine Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Üretken kadınların el emeklerinin, adil bir pazarda satılabilmesi için Afrika Evi gibi girişimlerimizle, mazlum coğrafyalara umut olmaya elbirliğiyle devam edeceğiz. Türkiye her daim sahada olacak, dünyanın vicdanı olmaya devam edecek. Bununla beraber bizim yegane sermayemiz hayırseverliğimiz değil, dünyanın tektipleşen kültürüne derman olabilecek, her öğesi birbirinden değerli ve köklü bir medeniyet mirasına sahibiz.”
“Bize düşen, dünyanın giderek çoraklaşan iklimine can suyu verebilmektir”
Çankaya Köşkü’nde açılan “Yüzyılın Anıları” sergisinin milletin tarihine sahip çıkma hikayesini gözler önüne serdiğini dile getiren Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
“İnsanlığa rol model olacak, medeniyet ve kültür kahramanlarıyla dolu geçmişimiz, en büyük zenginliğimizdir. Mevlana’nın deyimiyle kalpten gelen sözlerimiz tüm dünyada, kulakları aşıp kalplere ulaşıyor. Aynı şekilde Hacı Bektaş Veli, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre’nin mayalayacağı gönüllerle, dünya barışına bir adım daha yaklaşacağımıza inanıyorum. Bize düşen, bu muhteşem miras vasıtasıyla, dünyanın giderek çoraklaşan iklimine can suyu verebilmektir.”