Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıkartılan imzasıyla zelzele bölgesine müteveccih kararnamelere değinerek konuşmasına başlayan Tanrıkulu; “4 Ağustos tarihinde bir kararname yayınlandı, zelzele bölgesine ait olarak esnafın Halkbankası’na borçlarının altı ay zamanla ertelenmesine ait kararname yayınlandı. Sayın Cumhurbaşkanı Diyarbakır’da zelzele oldu, 400’den fazla vatandaş hayatını yitirdi. Afet bölgesi aynı zamanda. Fakat çıkartılan kararnameyle Diyarbakır bu kararnamenin dışına vazgeçildi yani Diyarbakır’da esnafın Halkbankası’na borcu varsa ertelenmeyecek” dedi.
Dicle Elektrik Perakende Satış Anonim Firmayı’nin DEDAŞ Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bazı uygulamalara vurgu yapan Tanrıkulu; “Başka bir mağduriyet DEDAŞ… Elektrik dağıtımını tek elinde bulunduran bir işletme. Bunun yaptığı cefayı kimse yapmaz. İnsanlara ortaklaşa bir şekilde azap yapan başka bir işletme olamaz. Artta kamu eforunu almış insanlara zulmediyor. İstediği insana istediği cezayı yazıyor, ölçüyü yazıyor. Hizmet alamıyorsunuz. Bir köyde yaşıyorsanız bir azanın borcu suratından tam köy cezalandırılıyor. DEDAŞ; bölgede altı şehir bakımından söylüyorum Diyarbakır, Urfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak bakımından AKP’nin sopası haline getirilmiş” dedi.
Tanrıkulu laflarını şöyle sürdürdü:
“Cezaevlerinde hamile bayanlar var, çocuklarıyla birlikte kalan anneler var. Onlarla alakalı mağduriyetler de devam ediyor. Koşullu salıverme hakları gelmesine karşın tahliye edilmeyen suratlarca kararlı var. Cezaevi infaz müesseseleri ne yazık ki insanları cezaevlerinde tutmaya devam ediyorlar. Kabahat işliyorlar. Hali Hazırda bulunamayan kayıplar var. Yusuf Bilge Tunç 1462 gündür kayıp, 6 Ağustos 2019 tarihinde Ankara’da nezaretine alınmıştı o zamandan bu zamana kendisinden haber yok. Kimin nezaretine aldığını herkes çok iyi öğreniyor zira eş bir şekilde nezaretine alınanlar hür vazgeçilmişlerdir, sorgudan geçtik sonra. Ankara’nın merkezinde Ulusal İstihbarat Teşkilatı ve emniyetin ortak kullandığı mekanlarda eziyet gördükleri sarihe çıkmıştı. Ama Yusuf Bilge Tunç kayıp. En ağır kabahattir güçle kaybedilme.”
Sincan’da Kobane davası devam ediyor. Orada Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bir hayli politikacı suçlanıyor. O suçlamanın da bir intikam suçlaması olduğunu öğreniyoruz. 2014-15’te reelleşen olaylarla alakalı olarak hazırlanmış iddia belgesi bütün 7 sene sonra kabul edilmiş. Ağustos ayını biliyoruz ki adli tatildir. Ama her nasılsa Sincan’daki ağır ceza mahkemesi mahkeme günü koydu zira Erdoğan’ın gereksinim dinlediği bir mahkumiyet kararı var. Mahkumiyet temennisi var. Selahattin Demirtaş ile alakalı olarak Avrupa İnsan Hakları Duruşması’nin verdiği karar var. Anayasa Duruşması’nin bir azası tam ananelere aykırı bir şekilde geçtiğimiz günlerde ‘Ben dosyayı incelemedim o surattan vakit istiyorum’ diye dosyanın görüşülmesinin önüne geçti. Şimdi bu yargılamayla süratle bir mahkumiyet kararı çıkartıp mümkün bir AYM kararının önüne geçilmek isteniyor zira Selahattin Demirtaş’ın bir mahkumiyet kararı yok. Bu suçlamanın bu biçimde ağustos ayında Sincan’da görülmesinin sebebi Erdoğan’ın ve sarayın gereksinim dinlediği bir mahkumiyet kararı çıkartmak aynı zamanda.
Tele 1… Basın ve yayın bakımından da ağır ihlaleler var. Tele 1 bir hafta süresince kapatıldı, Merdan Volkan cezaevinde. Bunlar ağır ihlaller. Cumartesi Anneleri…AYM kararına karşın Galatasaray Alanı’nda buluşma ve şov yürüyüş haklarını kullanamıyor. Bunlar böyle olduğu sürece hiç kimse Türkiye’de yargı bağımsızlığından laf edemez. Sayın Mehmet Şimşek’e sesleniyorum. Bence yargı siyasetlerine bir el atın evvel o tarafı bir düzenleyin ondan sonra ekonomi siyasetleri noktasında adımlar atabilirsiniz.”
Kaynak: ANKA