“11 yıl önce Türkiye tarihinin en önemli halk isyanlarından, bir haysiyet ayaklanmasından bu yana, geride kalan döneme baktığımız zaman, bir kişinin iki dudağından çıkanın kanun yerine geçmesi girişimine karşı Türkiye’nin dört bir yanında yurttaşların dayanışmasını, onurlarını birleştirdikleri büyük bir isyanı görüyoruz. Hep birlikte karşı çıktığımız yıkıma sürüklenmek isteyen politikalara karşı birlikte durduğumuz tabloyla, bugünkü Türkiye tablosu arasındaki ilişkidir. Gezi, bugün Türkiye’nin temel sorunları olarak görebileceğimiz tüm meselelere ilişkin yurttaşın haklı bir tepkisidir. Tek adam sisteminin ‘İstediğimi yaparım’ anlayışına karşı bir duruştur. Bugün yaşadıklarımızı yaşamayalım diye yurttaşın bir güç birliği oluşturmasıdır. Doğanın katledilmesine, ağacın kesilmesine dur diyenlerin, adaletin katledilmesine, mahkeme kararlarının yok sayılmasına karşı bir isyanı, rantın değil doğanın, halkın temel alındığı bir yaşam mücadelesinin, hayvan hakları için direnişin, kadınların özgürlük mücadelesinin bir simgesi. Gezi’yi ülke tarihinin en önemli ve haklı direnişi olarak hatırlıyoruz.
“BUGÜN YAPILMASI GEREKEN, 8 ARKADAŞIMIZIN KATİLLERİNİN, HALKA SALDIRI EMRİNİ VERENLERİN YARGILANMASIDIR”
“Bugün, 11 yıl sonra yine hepimiz buradayız” diyen Baş, aynı güçlü dayanışmayı daha kuvvetli bir biçimde örmek için mücadeleye devam ettiklerini vurguladı. Erkan Baş, “Başta Hatay Milletvekilimiz Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Osman Kavala olmak üzere haksız biçimde cezaevinde tutulan arkadaşlarımızın derhal salıverilmeli. O iddianamedeki bütün saçmalıkları ve hukuk dışılıkları reddediyoruz. Ben ve bu ülkedeki milyonlarca yurttaş, arkadaşlarımızın çağrısıyla değil, kendi yurttaşlık bilincimizin gereği olarak sokaklara çıktık. O gün ne söylüyorsak bugün de söylemeye devam ediyoruz. Biz TOMA’lara, iktidarın baskısına karşı yüreğiyle direnen bu ülkenin milyonlarca insanıydık. Bugün yapılması gereken şey, orada hayatını kaybeden 8 arkadaşımızın katillerinin, halka saldıranların, halka saldırı emrini verenlerin yargılanmasıdır. Bu hukuksuzluğa, zalimliğe karşı 11 yıl önce haklıydık. Bugün hala haklıyız. Arkadaşlarımız bu haklılığın temsilcisi olarak cezaevinde tutuluyor” ifadelerini kullandı.
“SEÇİMDEN SEÇİME EMEKLİLERE ULUFE DAĞITILMASININ PEŞİNDE DEĞİLİZ”
Halkın en büyük sorununun açlık ve yoksulluk olduğunu söyleyen Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun somutlandığı başlıklar asgari ücrettir, kira zamlarıdır. Bunların, vergide adaletsizliğin, emeklilerin sorunlarının konuşulmadığı bir Meclis, halkın sorunlarına çare üretmesi mümkün olmayan bir Meclis’tir. Bizim temel derdimiz ve gündemimiz budur. Gerisi de tümüyle hikayedir. Bu asgari ücretle, emekli maaşlarıyla yaşanmaz. Bizi mahkum etmek isteyenler, sadece nefes alıp vermemizi ve kendilerine hizmet etmemizi istiyorlar. Biz bu yaşamı reddediyoruz. AKP, açlık ve yoksulluk programı uyguluyor. Bu açlık ve yoksulluk programının birinciliğini de emeklilere verdiler. Hepimiz her gün yoksullaşırken emekliler açlığa mahkum ediliyorlar. Emeklilerin yoksulluk sorununun çözümü için ilk yapılması gereken şey aylık bağlanma oranlarının derhal arttırılmasıdır. Emeklilerin bu talebinin sadaka olarak değerlendirilmesini kabul etmiyoruz. Seçimden seçime emeklilere ulufe dağıtılmasının peşinde değiliz.”
“EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI ASGARİ ÜCRET SEVİYESİNE ÇIKARTILMALIDIR”
Açlık ve yoksulluğa karşı çözüm önerilerilerini “En düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesine çıkartılmalıdır. Asgari emekli maaşı uygulaması kaldırılmalı, kök ücretler asgari ücret düzeyine çekilmelidir. Aylık bağlanma oranlarında derhal 2008’e geri dönülmelidir. Yıllık ikramiye tutarları, iktidarın keyfi olmaktan çıkartılmalıdır. Bu ikramiye en az 1 maaş bedeli ödenmelidir. EYT Kanunu’nda bir gecede 5 bin 900’e çıkarılan prim gün sayısı 1999 öncesi geçerli olan 5 bin güne çekilmelidir” şeklinde sıralayan Baş, “Bunların, emeklilerin bütün sorunlarını çözeceğini iddia etmiyoruz. Doğrudan bu iktidar tarafından gasp edilen hakların iadesi gerekiyor. Emekliler yük falan değildir. Emekliler, lütuf veya sadaka beklemiyor, haklarını istiyorlar” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRETLE ALABİLECEĞİNİZ YEGANE ŞEY BORÇTUR”
Bu asgari ücretle ev kiralamanın, sağlıklı koşullarda yaşamanın mümkün olmadığına işaret eden Baş, “Asgari bir yaşam sürdürebilmeniz için beslenebilmeniz lazım. Bu asgari ücretle beslenebilmek mümkün değil. Türkiye’de asgari ücretle alabileceğiniz yegane şey borçtur. Asgari ücretin yetersizliği ortadadır. Türkiye’de hiç kimse asgari ücretle geçinilebileceğini iddia edemez” dedi.
Yorumlar kapalı.