Üzümün yanı sıra erik, kayısı, şeftali ve badem gibi birçok meyve türünde de benzer zararların yaşandığını ifade ederek, üreticilerin yaşanan don felaketini “Tarihin en büyük rekolte kaybı” olarak tanımladığını dile getirdi.
Don felaketinin yalnızca tarımsal üretimi vurmadığını; tarımla birlikte başta Manisa olmak üzere bölge ekonomisini, ihracatını, iş gücünü ve kırsal hayatı da doğrudan etkilediğini belirten Özdağ, bölgede üretilen üzümün Türkiye’nin üzüm ihracatındaki büyük bir kısmını karşıladığını ve burada üretimin durmasının ulusal ihracat dengesinde ve tarım gelirlerinde ciddi etkisi olacağını belirtti.
Bölgede yapılan ilk incelemelerin ardından yapılan tahminlere göre yalnızca üzümde yaşanan kaybın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu dile getirerek, bu denli büyük bir afet yaşanmasına rağmen Tarım Orman Bakanlığı’nın ya da herhangi ilgili bir kurumun etkin bir müdahalede bulunmadığına dikkat çekti.
Özdağ, felaketin ardından bölgenin ‘doğal afet bölgesi’ ilan edilmemesi, çiftçilerin borçlarının henüz ertelenmemiş olması ve sahada yeterli kamu gücünün yer almaması gibi eylemlerle birlikte üreticilerin yalnız bırakıldığını belirtti.
Özdağ bununla birlikte, TARSİM’in geçmiş dönemdeki hasar tespit uygulamalarının çiftçilere ciddi mağduriyet yaşattığını hatırlatarak; düşük oranlı ve keyfi zarar raporlarıyla üreticilerin sigorta desteğinden yeterince yararlanamadığını dile getirdi. Böylesi süreçlerde İl Tarım Müdürlüklerinin ‘bağımsız kontrol mekanizması’ olarak sürecin dışarısında bırakılmasının, çiftçiyi tek taraflı ekspertiz raporlarına mahkum edilmek anlamına geldiğini ifade etti.
Özdağ, bunun birlikte Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle aşağıdaki 10 soruyu sordu:

















Yorumlar kapalı.