Taşgetiren’in “Karnından konuşanlar sarihten konuşsaydı…” başlıklı yazısının alakalı kısmı şöyle:
“Birtakım etraflarda karşılaşıyorum, meğerse muhafazakâr hukukçularımız, mesela son FETÖ suçlamalarında çokça kullanılan ‘Kaliteli pişmanlık’ uygulamasının bütün bir jurnal kumpası getirdiğini, bir kısmı teşkilat idareyicisi de olanların kendilerini kurtarmak için pek çok bireyi ihbar ettiğini, böylece ortaya milyona baliğ olan akla ziyan bir ‘Terör örgütü’ çıkarıldığını, bunun da sıradan insanların yaşamını cehenneme çevirdiğini öğreniyor, görüyorlarmış…
Peki bunu görmüşler de sesleri çıkmış mı? Bence karınlarından konuşmuşlar yalnızca…Sesleri çıkmamış zira ‘FETÖ’cü’ diye yargılanmaktan korkmuşlar, çıkmamış, zira bu iktidar yarıyılında iş yapamayacaklarından kaygı etmişler, çıkmamış, zira sarihten tenkidin iktidarı zayıflatacağını ve tercih kaybettireceğini hesap etmişler… Ondan sonra gelsin ‘Hazreti Ömer adaleti…’ , gelsin ‘Kenar-ı Dicle…’ söylemleri…
AYM’nin, AİHM’in mesela Osman Kavala mevzusunda gördüklerini bizim dostlar başka cinsli gördüler de sesleri çıkmadı? Acaba ‘Yargı bizim işimize geleni yapsın’ kavrayışı, ‘Adalet duyarlılığı’nın önüne mi geçti?
Şimdilerde bakıyorum, Ulusal Eğitim, Aile, Gençlik gibi alanlardaki dibe vuruş tutucu diye nitelenebilecek whatsapp gruplarının yakınma uğraşısı… Belirlim, sarihten seslendirseler iktidarın aşınmasından kaygı edecekler… Nitekim tenkitte biraz ileri gidenler hemen ‘O kadar da değil’ mevziine tosluyor. Emin ki birilerimizde iktidarı korunmak, iktidarın yanlış yaparken sergilediği cür’eti dahi görmezden gelecek kadar hasbi!
İktidarın ekonomi – siyasetine KKM hesabıyla milyarlar kazananların itiraz etmesi beklenmeyebilir. Alacakları döviz üzerinden hesaplanan ve tıkır tıkır ödenen kamu – özel firması ortaklarının şikayetine de gerek olmaz. Enflasyon nedeniyle elindeki malının bedeli dayananların da şikayet etmeyeceği emin. Ülke mirasının yüzde 40’ı yüzde 1’in elindeymiş, yüzde 70’i yüzde 10’un hakimiyetindeymiş, yüzde 30’unu da ulusun yüzde 90’ı paylaşıyormuş… Artık orada da adalet varsa ve kimin hissesine ne düşüyorsa…
Şu yüzde 90… Yüzde 90 başka bir deyişle… Herhalde onların içinde yüzde 52 de vardır, yüzde 48 olduğu gibi… Ekonomi üstatları da vardır, iş insanları da vardır… Milliyetçi ve tutucu… İşçiler de vardır, memurlar, çiftçiler de… Cumhurbaşkanı’nın uçağına binen – binmeyen medya üyeleri de…
Bakıyorum, bir şey söyleyecekler ama kıvranıyorlar… Emin ki karnından çok şey konuşuyorlar, çok çok şey… Ama gün suratına çıkarken süzülüyor süzülüyor, sineğin kanadındaki yağa dönüşüyor ileti…
Başlıkta dedim ki ‘Karnından konuşanlar sarihten konuşsaydı….’ Ne olurdu sizce? Demokrasi demokrasi olurdu öncelikle… Seçmen seçmen olurdu… Ulusun teftişi ulusun teftişi olurdu…
…
