Yazının tamamı:
Bir köy çocuğu olarak dünyaya gelmek, hep hayatımı şekillendiren bir gerçeklik olmuştur. İçimdeki duyguyu hemen paylaşayım; dünyaya bir daha gelsem, yine bir köy çocuğu olarak hayata başlamak isterdim.
Ailem, Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Cevizli köyünde yaşıyordu. Köyümüz, Söğütlü Deresi boyunca sahilden güneye 12 kilometre mesafede, hafif bir tepede kurulmuştu. Kalabalık bir aile olarak üç ev yan yana yaşıyorduk. Evlerimiz, arazimizi gören bir konumdaydı. Arazimizin iki yanından akan ırmaklar, Söğütlü Deresi ile birleşiyordu. Köyümüzün doğusundaki ve güneyindeki dağlardan gelen alüvyon, kumlu ve verimli topraklar oluşturmuştu.
Karadeniz’deki diğer köylere göre düz sayılabilecek güzel köyümüz Cevizli, tarım için elverişli arazilere sahipti. Ancak merkez bir köy değildi. Çevremizdeki Şinik ve Polita köyleri; sağlık ocağı, fırın, bakkal, karakol ve okul gibi imkânlarıyla daha avantajlıydı. 4 yaşıma kadar annem ve babamla köyde en son yapılan küçük bir evde yaşamışız. Çocukluk yıllarımda köyümüzün ve evimizin olduğu bölümün yolunun ve elektriğinin olmadığının altını çizmek istiyorum.
Evet, köy çocuğuydum ama doğumum şehir merkezinde, büyük dedemin de isteğiyle 3 Haziran 1971’de Trabzon Yenicuma Doğum Hastanesi’nde gerçekleşmiş. Dedem, ilk torun çocuğu olmam sebebiyle titiz davranıp hastanede doğmamı istemiş. 4 yaşıma kadar yaşadığım Cevizli köyünden ve o ilk çocukluk yıllarımdan pek anım yok hafızamda. Fakat elbette ki sonraki yıllarda güzel köyümüzden birçok anı benimle yaşamaya devam ediyor.“YILDIZ” GİBİ PARLAYAN MUHTEŞEM BİR KÖY: YILDIZLI
Ailemin ticari yaşamını geliştirmek için uygun gördüğü Trabzon-Akçaabat arasında bulunan Yıldızlı köyüneyse 1975 yılında taşındık. Yıldızlı köyü gerçekten bir “yıldız” gibi parlayan muhteşem bir sahil köyüydü. Trabzon merkezde iş yerleri ve apartmanı olan dedem ile babamın köyde yaşamayı tercih etmesi, benim birçok şeyi deneyimlememe fırsat tanımıştır. Cevizli köyü başka bir tada ve yapıya sahip çok şirin bir köydü. Fakat yeni taşındığımız Yıldızlı köyü de diğer özellikleriyle çok renkli bir çehreye sahipti. Bu köydeki evimiz tek katlı idi. Daha sonra üç kat olacak olan evimize arazimizin içinden çıkarken dedeme ait kereste deposu ile atölyemiz ve babamın iş yerine ait büyük bir inşaat malzemesi deposu vardı. Çünkü hem dedem hem de babam Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Rize ve Artvin illerini kapsayan ticaretleriyle gerçekten benim için ufuk açan, ticari hayatı tanıtan ve bu anlamda yol gösteren bir deneyim kazandırırken fırsatlar da sunuyordu.

Yıldızlı’da iş yerimizin dışında arazimizin kalanında tarım yapıyorduk. Tarım denince ailemin en çok çalışan isminin benim canım anneciğim olduğunu söylemek isterim. Muhteşem emekçi kadın, canım annem; sabah erkenden inekleriyle güne başlar, tütün yetiştirmeye kadar evin ihtiyaçlarını karşılardı. Çeşit çeşit sebzelerin dikili olduğu bahçemizden bereket fışkırıyordu. Ticaret, üretim, imalat derken tarım, hayvancılık, çiftçilik ile çok çalışkan ve bereketli bir evde olmanın doyumsuz deneyimiyle muhteşem bir hayat okulunun içerisinde bulmuştum kendimi.
Yıldızlı’ya taşınmak, annemin ailesine, yani dedem ve anneanneme komşu olmamızı sağladı. Dedem kamyonuyla nakliye ve çiftçilik yapardı. Köyümüzün sahili, deniz için uygundu. Köyümüzün sahili ve denizi çok özel bir noktaydı. “Doktor Evleri” diye anılan Trabzon’un ilk yazlık evleri köyümüzün sahilindeydi. Denize girerken çok becerikli balıkçı aileleri ile komşu olmamız, soframızda sıklıkla balıkla, hamsiyle buluşmanın tadını çıkarmamıza vesile oluyordu. Köyümüz aynı zamanda tatlı bir komşuluğun bol çocuklu, eğlenceli fırsatlarını bize sunuyordu. Bazı zamanlarda denizin ve sahilin bazı zamanlarda da köyümüzün güneye doğru uzanan tepelerindeki ormanlık alanın tadını çıkarırdık.















Yorumlar kapalı.