2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel ekonomi üzerinde sarsıcı etkiler yaratırken, Rusya ekonomisi yaptırımlara rağmen beklenen ölçüde çökmedi. Enerji fiyatlarındaki yükseliş, rubleye destek sağladı. Moskova yönetimi, döviz kontrolleri, ihracat gelirlerinin rubleye çevrilmesi zorunluluğu ve agresif faiz artırımlarıyla para birimini içeride güçlü tutmayı başardı.
TL’nin bu süreçte ruble karşısında bu denli zayıflamasının başlıca nedeni ise Türkiye’nin iç ekonomik sorunları oldu. 2018 sonrası başlayan yüksek enflasyon dönemi, düşük faiz politikaları, rezerv kayıpları ve güven eksikliği, TL’nin tüm yabancı para birimleri karşısında aşınmasına neden oldu.Ekonomistlere göre, “rublenin kazanmasından çok, TL’nin kaybettiği” bir tablo söz konusu. TL, dolar ve euro karşısında olduğu gibi, ruble gibi bölgesel ölçekte daha kırılgan bir para birimi karşısında da sürekli değer yitirmekte.
Rusya ile Türkiye arasındaki ticarette de bu kırılma açık şekilde hissediliyor. Özellikle doğalgaz ödemelerinde ruble ile ödeme formülü, TL’nin uluslararası ticaretteki etkinliğini daha da sınırlıyor. Ruble lehine gelişen bu ticari yapı, döviz ihtiyacı yüksek olan Türkiye için daha zorlayıcı bir tablo ortaya koyuyor.
TL’nin bugünkü değeri, ruble karşısında bile tarihin en düşük seviyelerine gerilemiş durumda. Uzmanlar, bu tablonun sadece dış etkenlerle değil, Türkiye’nin iç politika tercihlerinden kaynaklandığını vurguluyor. Ruble’nin savaşa rağmen güçlenmesi, Türkiye’deki ekonomik kırılganlığı daha görünür hale getiriyor.
TL’NİN BÖLGESEL EROZYONU
Türkiye’de ekonomi yönetimi yeniden yapılanma sürecinde olsa da, TL’nin değeri hâlâ istikrar kazanabilmiş değil. Dolar ve Euro gibi rezerv paraların yanı sıra, ruble gibi ekonomik olarak yaptırım altında olan para birimlerinin bile gerisine düşülmesi, TL’nin bölgesel itibarını da zedeliyor.
Yorumlar kapalı.